İNGİLİZ BİNBAŞI, KÖŞKER MEMEDİN OĞLU MUYDU?
Hamidiye Kruvazörü yelkenli ve kürekli bir Osmanlı Türk zırhlısıdır. Bu zırhlı hakkında epey önce bir kitapta bir yazı okumuştum. Ne yazık ki, bu Kitabın ne adını, ne yazarını hatırlamıyorum. Yazarı beni bağışlasın. Bu kitabın adını hatırlayan olursa lutfen bize ulaşsın. Kitabın tanıtımını yapalım. Kitap Misyonerlerle ilgiliydi. Kruvazör, islim takılmak için İngiltere’ye gönderilir. Kitapta anlatılanlar başımıza gelenlerin çoğunun planlı, emperyalist oyunları olduğunu apaçık göstermektedir. Kitaptan, aklımda kalanlar, şunlardı:
Hamidiye Zırhlısı, Londra açıklarında demirler. İngiliz heyeti başlarında bir İngiliz binbaşısı ile gelir. İngiliz binbaşısı Türk heyetine akıcı bir Türkçe ve İstanbul ağzıyla:
“Türkler! Hoş geldiniz. Gözünüzde Boğazın mavi sularını görüyorum” der. Türk heyetinin başkanı Binbaşı İngiliz’e: “Siz Türkçeyi nereden öğrendiniz?” diye sorar. İngiliz: “Ben Türk’üm” deyince bizimkilerin nefesi kesilir:
“Ama siz bir İngiliz subayısınız?” diye şaşırarak sorarlar. İngiliz cebinden kafa kâğıdını çıkarır. Kafa kâğıdında: “Nişantaşı’nda köşker Memed’in oğlu” yazılıdır. Bu bir Osmanlı belgesidir. Heyet işini bitirip geri döner. Aynı Binbaşının başkanlığında yeni bir heyet gelir. İngiliz Binbaşı Vezir-i A’zamı, Vali paşayı, Hariciye Nazırını sorup sual eder. Samimiyet artınca Türkler bu İngiliz’in İstanbul’a neden eğitirilldiğini sorar. İngiliz binbaşısı, o güne göre öyle şeyler anlatır ki, ben bile yıllar önce okuduğum bu olayın hala etkisinden kurtulmuş değilim:
İngiliz Büyük elçiliği Galatasaray dolayındadır. M16 ajanları, Londra’da Türklere benzeyen altı-yedi yaşlarındaki bu çocuğu İstanbul’a getirirler. Daha önce, Nişantaşı’nda köşker Memet adlı bir ustayla görüşür, ayda bir İngiliz altını karşılığında çocuğu Köşkerin nüfusuna geçirirler. Çocuğu ayda bir iki gün Sefarete alırlar. Çocuk iptidai,-ilkokul- İdadi,-ortaokul- Rüştiye- lise- ve Dar-ül Fünun-üniversiteyi okuyup bitirir. İyi derecede İngilizce bildiği için, “oysa çocuk zaten İngilizdir.” Dışişleri Bakanlığında görev verilir. İngiliz Binbaşısı vezirleri, valileri, bakanları çok yakından tanıyor, onlarla içli dışlıdır. Türk Binbaşı:
“Senin Türkler hakkındaki görevin neydi?” diye sorar. İngiliz açık yüreklilikle anlatır. “Benim görevim, Güneydoğu’daki Kürt aşiretlerini incelemekti. Onlarla dostluklar kurdum. Kim Devlete taraf, kim karşı, kim parayı sever, kim kadına düşkün, kim koyu dindar, kim şarlatan, kim dönek? Hangi aga, hangi şıh, hangi bey isyan yanlısı, kim Rus yanlısı? Bütün bunları rapor ettim. Siz! Büyük Britanya İmparatorluğunun sadece silah zoruyla mı kurulduğunu sanıyorsunuz? Biz etnik unsurların ciğerinin içini biliriz. Dünyayı etnikleri kullanarak ele geçirdik” der. İbret alan için ibret mi yok. İbret almayan, gider onların kucağına oturur.
21. Yüz yılın başında: IŞİD, el-Nusre, PKK, PYD, Müslüman kardeşler, Taliban, BOP. Büyük Ortadoğu Projesi gibi planların çevresinde oynanan oyunlar, tesadüf müdür? Ortadoğu’da yaprak kımıldasa, o yaprağın altında mutlaka bir İngiliz parmağı vardır. Şimdi ise bu parmağa; ABD ve Rus parmağı eklendi.
Rüstem Kocadurmuşoğlu
Eğitimci Yazae Teolog Kökebilimci
Bilgeata -Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫
|