P E R V A R İ
Kadim İl’imiz Siirt’imizin güzel İlçesi PERVARİ’NİN adının ne anlama geldiği hakkında bilgi sunmaya çalışacağım. PERVARİ’Yİ tanıtan veya konu edinen İnternet Sitelerinde PERVARİ adının anlamını tam olarak açıklayan bir belgeye rastlayamadım. Bunların arasında PERVARİ kaymakamlığının da Kaymakamlık çalışmalarıyla ilgili siteleri vardı. Onlarda da PERVARİ sözünün anlamıyla ilgili bir araştırmanın yer almadığını gördüm. www.osmanlıcasözlük.net Sitesinde PERVARİ İlçesinin adının ‘PERVAR’ şeklinde yazıldığı ve Farsça olduğu: “besili, beslenmiş” anlamına geldiği bilgisi yer almaktaydı. Buradaki metin ise, bu güzel ve kadim İlçemizin adından farklı olarak ‘PERVAR’ şeklinde tespit edilmişti. Oysa bu güzel İlçemizin adı PERVAR değil, PERVARİ idi. Bu Sitede PERVAR şeklinde yazılan sözün başka bir anlamının olup-olmadığı ise yer almıyordu. Oysa PERVAR sözünün yalnızca besili, beslenmiş anlamına gelmediği, aksine bunlardan daha başka bir anlamının daha olduğu, bunun ise; BESİLİ ÖKÜZ anlamına da gelmekte olduğu, Osmanlıca Türkçesi sözlüklerde yer aldığı bilinmelidir. Bu durumda kadim ve şirin İlçemizin adının kesinlikle PERVAR olamayacağını kabul ederek gerçek adı olan PERVARİ adının etimolojisi/kökenbilgisi ile ilgili araştırmalara giriştim. Doğrusu da bu idi. PERVARİ adını bu Yöremizdeki kadim bir yerleşim yerine ad olarak koyan eski atalarımız, burasına Farsça PERVAR değil, Türkçe PERVARİ adını koymuşlardı. Kökenbilgisiyle ilgili çıkış noktamız, PERVARİ sözüdür.
PERVARİ SÖZÜNÜN KÖKEN BİLGİSİ, ETİMOLOJİSİ
PERVARİ sözü, iki sözden oluşmuş, bileşik bir söz olarak görünüyor. Bunlardan birisi PER, ikincisi ise VARİ’ dir. PER sözü P diyalekti kullanan Türk Boy ve Oymaklarına ait bir sözdür. Şimdiki Karadeniz Türkleri P diyalektini kullanırlar. Onlar BİRİ yerine PİRİ, BİLİYORUM yerine PİLEYRUM, BİŞMİŞ yerine PİŞMİŞ deler. Nitekim bu bişme, bişirme, bişmiş, bişkin, bişirim, bişkel sözleri bu gün bütün Türkiye Türklerince Karadenizli Türklerin kullandıkları P diyalekti ile kullanılmakta olduğu bir gerçektir.
PER sözü, B diyalektini kullanan Türk Boy ve Oymaklarınca BİR demektir. BİR sözü, varlığın Tek’ten geldiğini, Tek’e bağlı olduğunu gösteren Kadim Türkçe sözlerdendir. Her şey, her varlık TEK’e irca olur, TEK’ten kaynaklanır, TEK’in yaratması ile olur anlamınadır. Bu gün bütün dünya bilginlerinin “BİG-BANG” dedikleri “BÜYÜK PATLAMA” Kuramı da evreni ve evrendekileri tek maddeden, tek cevherden Yaratılmış olarak açıklamak istemektedir. Nitekim maddeye/nesneye baktığımızda bütün varlık âleminin tek’lerden oluştuğunu görürüz. Buna canlılarda hücre, cansızlarda atom adını veriyoruz. Atomlara baktığımızda nesnenin en küçük parasını oluşturur. Atomlar birleşerek büyük kütleleri oluşturuyorlar. Atom da kendi içinde bölünmüştür. Bundan sonra bölünmenin olamayacağı sanılmış ise de bu kere atom altı parçacıklar ortaya çıkmıştır. Atom altı parçacıklar ise, üç ana parçacığı da içine aldığı için Protonlar, Baryonlar, Mezonlarla birlikte Hadronlar olarak adlandırılır. Evren Tekillikten Yaratılmış, çoğulluk haline, kitleler, kütleler haline getirilmiştir. Evren’in sonu geldiğinde madde yeniden tekilliğe, ilk haline dönecek, sonra yok olacaktır.
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
“O kâfirler görmediler mi ki, göklerle yer bir-birine bitişik iken Biz onları bir birinden Ayırdık. Canlı olan her şeyi de sudan Yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?” Enbiya 21/30
Kur-an’ı Kerim’in şu yüceliğine bakar mısınız? Varlık âleminin, yaratıklar âleminin tek şeyden, tek cevherden Yaratılmış olduğunu, apaçık bildiriyor. Şu anda büyük kütleler halinde gördüğümüz her şeyin aslında bir şey olduğunu, tek cevherden oluştuğunu, bu tek şeye, tek cevhere yükletilen İlâhî Program gereği tekillerden çoğulların parçalanarak ayrı-ayrı varlıklar oluştuğunu, Yer küresi ile veya yer küresi gibi pek çok yer kürelerinin gök küresiyle aynı cevherde birleşik halde bulunduklarını apaçık bildiriyor. Daha sonra bu tek cevherin şiddetli bir yırtılışla, parçalanışla parçalandığını, bundan sonra da evren denilen bu yaratılmışlar âleminin nice aşamalardan sonra bu günkü hale geldiğini açıkça bildiriyor. Aşağıda görüleceği üzere bu yaratılmış âlemden olan göklerin sürekli olarak ve ışık hızına yakın bir hız ile büyümekte olduğunu da açık ayetlerle bildirmektedir. Peki, şimdiki bilimler ve kozmolojik bilimler bunların dışında bir açıklama yapabiliyorlar mı? Elbette yapamazlar. Bilimlerin Kur-an’a ters gelecek buluşlar yapmalarını savunmak bilimleri anlayamamış olmaktan kaynaklanan bir zayıflıktır. Yalnız şurasını açıklamakta yarar bulunuyor. Kur-an ne bir fizik kitabıdır, ne kozmografya kitabıdır. Kur-an, ana prensipleri gösterir gerisini bize bırakır.
BİR sözü, sayılar için TEK demek olduğu gibi Nitelikte, Varlıkta, Birlikte de TEK, Eşi, Benzeri, Denkteşi olmayan demektir. BİR sayısı asal sayıdır. Ortak bölenlere bölünmez. BİR sayısı, Türklerde İlâhî kaynaklı, Tanrısal sayılardandır. Bu sayı TEK’İ, Eşsiz, Benzersiz olanı gösterir.
Bugün PERVARİ’Lİ kardeşlerimizin ataları olan Kadim Türk ataları, P diyalektini kullanıyorlardı. Pervari’nin kuruluşundan sonra aradan geçen binlerce yıllık zaman içinde bu Yöremizde P diyalektini kullanma oranları düşmüş dahi olsa, Yörede Kadim atalarından aldıkları {miras} gereğince halen P diyalektini kullananların sayısı az değildir. Bölmek yerine pölmek, dedikleri gibidir.
VARİ sözü hakkında elde ettiğimiz bilgilere göre bu söz Öz be öz Türkçe VAR, MEVCUT demektir. VAR sözü, var olmayı, mevcut olmayı, varlık âleminde bulunuyor olmayı, anlatır bir söz olmakla birlikte yok olmamayı, yokluğun karşısında olmayı da bildirir bir sözdür. VAR OLMA; terim olarak ele alındığında, yokluğun tam karşısında yer alır. VAR-LIK, gerçek’ten VAR OLAN ile sonradan VAR edilenler hakkında kullanılır. GERÇEK VAR OLAN Ölümsüz, dirimsiz, Ezeli-Ebedi demektir. Sonradan VAR Edilenler ise; ölümlü-dirimli, önlü ve sonlu demektir. Var olmak yönünden yaratılmışların tamamı da vardır. Yaratılmış olmak demek yokluğa dönüşecek demektir. Bizler var olmak yönünden varlarız. GERÇEK VAR olan ise Yaratılmamış olandır. Yaratılmışlarla, Yaratan’ın arasındaki en açık en belirgin farklar aşağıda kısaca sıralandı.
Yaratılmışlarda bozunma, kokuşma, eskime, sölpüme, bir halden başka bir hâle girme, halden hâle, tavırdan tavır’a girme, erime çürüme, eritilme, çürütülme, yeni nesnelerle karıştırılarak yeni kimlikler kazandırma, irileşme, küçülme, büyüme, kasılma, kısalma, kesilme gibi nice farklar bulunur.
YARATAN ise halden hâle girmez. Büyümez-küçülmez. Erimez, çürümez, kasılmaz, kısalmaz, daralmaz, bolarmaz, genişlemez, uzamaz-büzülmez, kokuşmaz, yani fanilerin hallerinden hiç birini kabul etmez. Çünkü fanilerin/sanalların bu niteliklerini onlara veren de YARATAN’dır.
Varlık Terimi bütün evrenlere, öte evrenlere ve bu evrenlerde var olanların hepsine birden izafe edilebilir./Yükletilebilir. Buna rağmen bütün bu evrenler, öte evrenler ve bunların arasında, içinde bulunanların hepsi de var edilmiş olduklarından zamanı gelince yok edilecekleri için bunlara, gerçek varlık yerine fani/sanal varlıklar olarak bakmak gerekir. Bu gün iletişim teknolojileri dünyasında bunlara SANAL VARLIKLAR denilmektedir. O halde Geçekten Var Olana, Ezeli ve Ebedi Olana: VAR demek temel kavramdır. Yaratan Ezelî ve Ebedî, yani Önsüzlük-Sonsuzluk Nitelikleriyle Nitelenmiştir. Sanal varlıklar, yani bizler ve evren ise ölümlü-dirimli nitelikleriyle niteleniriz. Evren’in yaşını hesap etmek için NASA uzay’a bir sonda gönderdi. Bu sonda kayıp radyasyonu/kayıp ışınımı aradı. Sonunda evren’in yaşının 14.5. on dört buçuk milyar yıl olduğu bulgusuna ulaşıldı. Evren Huble Yasasına göre: 180.000 km/S; yüz sek bin km/S’lik bir hızla genişlemektedir. Bu şu demektir: Evren bu Yasaya göre saniyede 180.000 kilometre genişliyor. Edwin Huble ABD de 1931 yılında yaptığı gözlemlerle evren’in böyle büyük bir hızla büyüdüğünü buldu. Bu Yasaya Huble Yasası denildiği gibi Kırmızıya Kayma Yasası dahi denilir. Bu hız ışık hızının % 60 ına denk gelecek oranda bir hızdır. Kutsal Kur-an’da:
وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
“Vessemâ’e Beneynâ-ha bi-Eydin. Ve İnna Le mûsi’ûn” Zariyat.51/47
“Göğü Elimizle Biz Kurduk. Şüphesiz Biz Genişleticiyiz.”Zariyat. 51/47
Bu ayet-i Kerimenin mucizesi 1931 yılında ortaya çıkmıştır. Bu Mucizeye göre evren, saniyede 180.000 kilometrelik bir büyüme yapıyor. Böylesine büyük ve büyütülmekte olan bu evreni yoktan VAR Eden Ulu Tanrıya: “PERVARİ’li atalarımız: “BİR VAR”dır, “BİR MEVCUTTUR” diyerek, O’nun Varlığına ve Birliğine kesin bir inanışla iman eden, bunu da Kentlerine ad olarak koyan o imanlı PERVARİ’Lİ Atalara buradan binlerce selam olsun.
Bu Yöreye yerleşen atalarımız, bu Kentimize Öz Türkçe bir ad olan PERVARİ adını vererek, “BİR OLAN, VAR OLAN” Yüce Yaratan’ın Ölmez, Yok Olmaz Adı’nı, Kentlerinde yaşatmak için bu Kentimize binlerce yıl önce “PER-VARİ” dediler.”BİR OLAN VAR’DIR”. Anlamına gelen bu adı, Kentlerine vermekle onlar, “TEK TANRILI” inançlarının gereğini yaptılar. Biz bugün bu inanca: “TEVHİD İNANCI” demekteyiz. Onlar Tek olarak iman ettikleri Tanrı için: O, Yokluktan Uzaktır. Varlığı da Yokluğu da Yaratan “BİRİ VAR’DIR” demek suretiyle Tek Tanrılı inançlarını, Yerleştikleri Kendi Kentlerine ad olarak vermiş, Soylu Türk Atalarıdır.
Yöre halkı, kadim Atalarının Kentlerine verdikleri adın anlamını öğrenmekten inşallah mutlu olmuşlardır. Bundan sonra da bu adın kıyamete değin yaşatılması, onların ve hepimizin boyunlarımıza yükletilmiş borç sayılacaktır. Geçmiş Türklerin binlerce yıl önce, buralarda Yurt tuttukları, bu Yurtlara da kendi öz dilleri olan Türkçe ile adlar koydukları, şimdi artık daha iyi bilinir hale gelmiş oldu. PERVARİ adı ise karşımıza farklı bir ad olarak çıktı. PERVARİ’LİLER, Bölgeyi en az 10 bin, on- on bin yıl önce Yurt tutmuş kadim Türk Atalarından süzülüp gelmektedirler. Onların inmekte oldukları Soy, Tek Tanrılı; TEVHİD İnancına bağlı kadim Türklerin Soyu olduğu, şu köken bilgisi/etimolojik çalışma ile gün yüzüne çıkartılmış oldu.
Bu araştırmaları yapmayı şimdilik düşünmüyordum. İleride yapmayı planlamıştım. 2009 Ağustos’un başında, Sayın Cumhurbaşkanı, Güroymak’ın resmi adı yerine değiştirilen adı olan NORŞİN/NURŞİN adını telaffuz etmiş idi. Bu telaffuzun ise daha önce değiştirilen Kürtçe yer adlarının iade edileceğinin im’ ini/emaresini vermekteydi. Bu konuşmayı 9 Ağustos 2009 tarihinde dinledikten sonra bende Turkomanya / Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki yerleşim yerlerinin adlarının köken bilgisini araştırmaya zaman ayırma isteği doğdu. NORŞİN/NURŞİN; SİİRT; TİLLO adlı Kentlerimizin adlarının köken bilgilerini/etimolojilerini çıkardım. Bunlar daha önce yayına kondu. Şimdi BİTLİS, ARHAVİ ile PERVARİ adlı Kentlerimizin adlarının Köken Bilgilerin yayına koymaya karar verdim. Bundan sonra Ulu Tanrım kısmet ederse; TURKOMANYA’DAKİ/Güneydoğu’daki öbür kentlerimizin, dağ, dere, ırmak, köylerinin değiştirilen adlarını, gücümün yettiği, aklımın erdiği kadar etimolojilerinin/köken bilgilerinin açıklamalarını yayınlamayı düşünüyorum. Böylece, bu yörelere günümüzden on bin, yirmi bin yıl önceki kadim devirlerde kimlerin yerleştiğini, buraları kimlerin yurt edinmiş olduklarını, bu kentleri kimlerin kurmuş olduğunu, Yüce Milletimiz bilgi ve belgelere dayalı olarak anlama ve öğrenme fırsatını elde etmiş olacaklardır. |