ÇALINAN TÜRK TARİHİ
SİLVAN-MEYAFARKIN, MEYAFARKİN
SİLVAN, Diyarbakır’a bağlı bir ilçemizdir. 1966 yılında Diyanet İşleri Başkanlık Müfettişliğimde, Silvan Müftüsü Mehmet Uyanık’ın teftişini yaptığım sırada Silvan’da epeyce kaldım. Silvan’da üç değirmeni döndürecek güçte bir su kaynağı vardı. Burası Azizoğulları adındaki bir aileye ait idi. Onlardan Aziz Azizoğlu adlı bir genç, beni konaklarında konuk etmişti. Bu suyun suladığı yerler Azizoğullarının bağları, bahçeleriydi, büyük bir arazi olarak hatırlıyorum. Aziz Azizoğlu yaşıyorsa buradan hayırlı ömürler dileklerimi iletiyorum.
Aradan dokuz, on yıl geçtikten sonra ben Bağdat Üniversitesinde Yüksek lisans yapma sınavını kazanmıştım. Bağdat’a giderken Halep’te bir taksiye bindim. Takside orta dalga Çukurova Radyosundan Türkçe şarklılar çalınıyordu. Şoföre: “Bu müziği anlıyor musunuz?” diye Arapça sorduğumda genç sürücü, Türkçe konuşarak: “ANLAMASAM DİNLER MİYDİM” demişti. Benim şivemden Türk olduğumu anlamış olmalıydı. Adını sordum. Adım: ”KİRKOR” dedi. Türkçeyi nereden öğrendiğini sordum. Kökenlerinin Diyarbakır Silvan olduğunu söyledi. Silvan’da üç değirmeni döndürecek kadar güçlü bir su kaynağı olduğunu, suyun suladığı arazilerin kendilerine ait olduğunu, Kürtlerin dedelerini, nenelerini öldürdüklerini, arazilerine el koyduklarını, yana yakıla anlatıyordu. Bir gün gelecek o Kürtlerden intikamlarını ve topraklarını geri alacaklarını,“ bir hınç ve öfke ile anlatmıştı.” Ben de Kirkor’a: ”Türkler de orda, Kürtler de orda, elinden geleni ardına koyma” demiş, arabasından inmiştim. Şimdi bakıyorum da Selahattin Demirtaş, çakma Ermeni soykırımı için Türkiye’nin Ermenilerden özür dilemesini istiyor. Yurt dışında Kürdün hakkını Ermenilere karşı savunan biz Türklere bakın, bir de Kürtçülere bakın. {Yüzleşme Doktrini Rüstem Kocadurmuşoğlu Zirve Basımevi Adana 2002.}
MEYAFARKIN, MEYAFARKİN SÖZÜNÜN KÖKEN ÇALIŞMASI:
Silvan adı da öz be öz Türkçedir. Biz bu çalışmamızda Silvan’ın kadim adı olan; MEYAFARKIN, MEYAFARKİN adının köken bilgisini açıklamaya çalışacağız. SİLVAN adının köken bilgisini İnşallah ileride yayınlamayı planlıyoruz. MEYAFARKIN sözü üç sözden oluşmuş görünüyor:
a} MEY,
b} A-AA=AĞA
c} FARKIN, FARKİN
Silvanlılar, MEY sözünün, Kürtçe ARA, ARADA, ORTA, ORTA YERDE anlamına geldiğini sanıyorlar. Gerçekte ORTA, ARA, ARASINDA anlamlarına gelen söz, Kürtçe değil Farsçadır. O da MEY değil, MEYAN-DIR. MEYAFARKIN, MEYAFARKİN sözündeki MEY sözünün yine farsça, içki anlamıyla da köken bağı yoktur.
M harfinin B harfine, B harfinin M harfine dönüşmesi, kural dâhilindedir. Bunlar beş harftir ki, her biri ötekinin yerine geçebilir. {B, F, M, P, V.} Bunlar, bir birlerinin yerine geçerler.
MEY sözü, hiçbir tevile hacet bırakmayacak bir açıklıkla Türkçe BEY sözüdür. Türkçede BEK, BEG, BEĞ, BEY şekillerinde kullanılan bu söz, Türk dilinin en kadim, örneklerinden birisidir.
MEYAFARKIN sözündeki A harfi bir söz, bir kelimedir. Çözümü ise şöyledir: MEY-A-FARKIN, sözündeki ikinci söz, A sözü, aslında AKA, AGA, AĞA sözünün kısaltılmışıdır. Türk dilinde G ve Ğ harfleri zaman içinde yutulur. Bu da bir kuraldır. AĞA sözündeki Ğ harfi iki AA ya dönüşür. Söz konuşma dilinde AĞA şeklinden A-A=AA şekline girer.
TAVIŞGAN, sözündeki G harfi yutulur, TAVŞAN, DAVŞAN olur. TAMGAK sözündeki G harfi yutulur, TAMAK; DAMAK olur. AĞLAMAK sözündeki Ğ harfi yutulur, AA-LAMAK olur.
“BARKIN kişi, kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoyamadığı yolcu” { Divan’ ü Lügat-‘it-Türk Kaşgarlı Mahmut C=1, S=126-14, 440-13}
BARKIN, BARKIM, BARHIM, BARAHIM, BIRAHIM, IBRAHIM, ABRAHAM, İBRAHAM, İBRAHİM dönüşümlerine uğrayan sözün kökeni BARKIN sözüdür ki, sözün İBRAHİM şeklinde söylenmesi, Arap dilinin özelliğinden dolayı incelerek bu hale gelmiş olmasındandır. İBRAHİM sözünün Arapça olmadığını Arapların en eski, en güçlü bir eseri olan Kamus Muhit tercümesi, Kamus Okyanus açıklıyor. Arap dilinde İBRAHİM sözü yoktur:
“İbrahim isim. Bu kelime Arapça değildir.” {Kamus Muhit Tercümesi Kamus Okyanus Mütercim Asım. Dersaadet=İstanbul, 1884 Arap harfli C=4, S=187}
Görüldüğü üzere İBRAHİM sözü, yukarıda açıklandığı üzere, BARKIN sözünün değişik dönemlerde, değişik dillerde almış olduğu şekillerden birisidir, Arapça değildir. BARKIN sözü, İbrani dilinde ABRAHAM, ABRAM, BRAHIM şekillerini dahi almıştır. Papa’nın dinler Arası Diyalog Tuzağı sırasında söylediği: “BRAHİMİ” dinler sözü de buradan kaynaklanır. Oysa Avrupalılar: “ABRAM” dahi derler. “
Türk dilinde H harfi pek işlek değildir. Buna rağmen Hotanlı ve Kençekli Türkler H harfini kullanıyorlardı. Birkaç örnek verelim: KATIN sözündeki K, harfi, Ari ve Sami dil etkisiyle H ya çevrilerek HATIN, HATUN, HÂTUN şekline dönüştü. KAN, KAAN, KAGAN sözlerindeki K harfi H harfine çevrildi: KAN sözü HAN, KAAN, KAGAN sözleri de HAKAN şekline dönüştü. BOĞ, BAĞ sözlerindeki, G harfleri H ya çevrildi BOĞÇA BOHÇA, BAĞÇA BAHÇA, BAHÇE oldu. BAĞIŞ sözündeki G harfi H ya çevrilerek BAHIŞ, BAHŞIŞ, BAHŞİŞ şekline dönüştü. BEK ZADE sözündeki K harfi H ya çevrilerek BEHZADE, BEĞZADE, BEYZADE, BEHZAD oldu. Aslı BEG OĞLU iken sonraları BEYOĞLU olan semtin adı böyle değişti. Türk dilinde M ile N harflerinin yakınlığı bilinmektedir. M bazen N ye, N, M ye dönüşür. Bunun örnekleri çoksa da bir örnekle yetineceğiz.
Divan’da:
“Endik kişi tetilsün-El-Törü yetilsün,
Toklı börü yetilsün,- Kadhgu YEME sawılsun.
Şaşkın kişi ayılsın
Yurda düzen yayılsın,
Kurtla toklu güdülsün
Kaygı YEME savulsun.” {Dina-ü Lügat’it-Türk age. C=1, S=126-14, 440-13}
Divan’daki YEME biçimindeki sözü, bu gün, YİNE biçiminde kullanıyoruz. YEME sözü, YİNE şekkinde M, N ye çevrildi. BARKIN sözündeki N harfi, M harfine çevrilmiştir. Bu AMA sözündeki M harfinin, N harfine çevrilmesi gibidir. Böylece AMA sözü, ANA şekline dönüşmüştür. BARKIN sözü de BARKIM şekline dönüştü. K harfi H harfine dönüşerek söz: BARHIM şeklini aldı. BARHIM sözü, BIRAHIM, BİRAHİM, İBRAHİM şekillerine dönüştü. Türklerde BRAHIM, BRAHİM sözünün başındaki B harfinin başına I, en çok ta İ harfi geldiğini görüyoruz. O zaman söz, İBİRAM, oluyor. Türkler bu şekilde kullanırlarken, Tevrat’ta Yahudi hahamları ile Avrupalılar, B harfinin başına A harfi getirerek ABRAM şeklinde kullanıyorlar. Her iki kullanışta da H harfinin yutulduğu görülüyor.
MEYAFARKIN, MEYAFARKİN sözü, BEY-AĞA, BARKIN demektir. Bu sözü şöyle açıklamak mümkündür: BEY AGA BARKIN=BARKIN BEY, AGADIR. AGA Türk dilinin en eski en kadim sözlerindendir. BARKIN BEY, YANİ Hz. İbrahim Beydir, AGADIR. AGA Yönetici, amir, ÖNDER, KILAVUZ, HÜKMÜ GEÇER, anlamlarına gelir Türkçe bir sözdür:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي قَالَ لَا يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ
“Bir zamanlar İbrahim’in Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle sınamıştı. O zaman İbrahim bu sınamalardan geçtikten, sınamaları tamamladıktan sonra, Rabbi İbrahim’e:
‘Ben seni bütün alemlere önder yapacağım’ buyurdu. İbrahim de, ‘Benim zürriyetimden de önderler yap dedi. Rabbi ise ona: ‘Benim ahdime zalimler eremezler! buyurdu” Bakara 2/124
Yüce Allah Hz. İbrahim’e:” ‘Ben seni bütün alemlere önder yapacağım.” buyurdu.” Bakara 2/124
Bu ayette tebliğ edilen hususa dikkatle bakarsak Hz. İbrahim {av}’in dünyanın önderi olduğunu görürüz. Ayrıca başka ayetlerde, Hz. İbrahim {av}’in Handanına güç, kuvvet ve iktidar verildiği bildiriliyor.
Türkler, Ataları olan Hz. İbrahim’in ateşe atılmasından sonra büyük bir mucize eseri olarak ateşin suya dönüşmesinden esinlenerek, su kaynaklarının olduğu yerlere, Hz. İbrahim {av}’in adını vermişlerdir. Böylece bu su kaynaklarının olduğu yerlerde kutlu atalarının adını yaşatmışlardır. Bu TÖRE Türklerin kadim devirlerden, ön devirlerden beri yaşadıkları, yurt tuttukları yerlerde sürüp gelmektedir. İşte MEYAFARKIN denilen ve bugün adına SİLVAN dediğimiz yerde ve dünyanın Türklerle meskun olan dört bucağında bu adı Hz. İbrahim {av}’in adına izafeten görmekteyiz. Bu adlardan bazıları şunlardır:
İLBİSTAN, {K. Maraş’ın İlçesi-su kaynağı}
KARA İLBİSTAN {İlbistan’ın Bucağı}
İLBİZ, {Develide su kaynağı}
İLBİRUZ, ELBÜRUZ {dağları}
İVRİZ, {Konya Ereğlide su kaynağı}
İLBİSTANLI, {Osmaniye Kadirlide köy}
Yukarıdaki adlar, Hz. İbrahim atamızın göbek adıdır. Anlamlarının, köken çalışmasını İnşallah ileride yayınlayacağız.
“Barkın kişi, hiç bir şeyin yolundan alıkoyamadığı yolcu.” Divan age: Barkın, Hz. İbrahim {av} atamızın ikinci adı olmalıdır. Şu kadarını söyleyelim ki, Barkın adı Divan-ü Lügat’it-Türk’teki bu tarife göre Hz. İbrahim Atamıza tıpa tıp uyuyor. Kadim Türklerde, Ön Türklerde çocuk belli bir yaşa geldikten sonra önemli bir iş görürse, o zaman kendisine o iş ile ilgili bir ad verilirdi. Hz. İbrahim {av} Atamıza da BARKIN adı, yukarıda kaydını yaptığımız ayetin sınamalarını, imtihanlarını kazandıktan sonra verilmiş olmalıdır. Hz. İbrahim’e,-BARKIN’A aşağıda sıralayacağımız sınamalardan ve bezeri sınamalardan sonra BARKIN adı verilmiş olmalıdır.
1-Tabiat, doğa ile sınandı.
2-Uzay ile, yıldız, ay, güneş ile sınandı.
3-putlarla sınandı.
4-Ateş ile sınandı.
5-Yurdundan sürülmekle sınandı.
6-Çocuk hasretiyle sınandı.
7-Oğlunu kurban etmekle sınandı.
Bu ve benzeri sınamaları bir bir geçti. Sonra da: BARKIN adını aldı. “Barkın kişi, kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoyamadığı yolcu”{ Divan’ ü Lügat-‘it-Türk Kaşkarlı Mahmut C=1, S=126-14, 440-13}
Hz. İbrahim {av} atamızı da, inandığı hak yolda onu, hiçbir şey engelleyemedi, alıkoyamadı. Ruhu şad olsun.
23/Nisan/2013-Mersin
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Eğitimci Yazar-Teolog-Kökenbilimci
Bilge Ata- Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫
|