Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
LİBYA SALDIRISI VE MÜSLÜMANLAR
11 Eylül tarihinde Usame Bin Laden’in İkiz Kuleleri uçaklarla vurduğu yalanını ortaya atan İkiz Kule Komplocuları, bu oyunun hemen ardından başlattıkları saldırganlık sürecinin Afganistan’ın Taliban’dan alınmasıyla daha da katmerleştirerek Müslüman ülkeleri işgale yöneldiler. Bu küresel işgallerin ivmeler kazanacağını söylediğimizde, o günlerde bu komploları kabullenmek oldukça zor görünüyordu. Küresel emperyalist saldırganlar, yanı başımızdaki Saddam Hüseyin’in bin bir yalanla üzerine yürüdükleri zaman, tozdan dumandan göz gözü görmez olmuştu. Bu yalanlara kanan nice milyon insanın ABD’li ve İngiliz saldırganlarının yalanlarının kof çıkmaya başladığında yüzlerinin kızarıp kızarmadığını görmek isterdim. Afganistan ve Irak saldırıları 24 Osmanlı bakayası Müslüman ülkenin işgali harekâtının başlangıcı olarak tarihteki yerini alacaktır.
Libya’da ortaya saçılan emperyalist planların oluş biçimine serinkanlılıkla baktığımızda, olayların abartı sınırlarını bile zorladığı medya ortamının, bu günkü dış müdahalenin nerede ise 11 Eylül İkiz Kule, Afganistan’ı Taliban’dan, Iraklıları Saddam’ın zulmünden kurtarma, demokrasi, insan hakları getirme bahanesiyle başlatılan işgal harekâtının üçüzü olduğu apaçık sırıtmaktadır. 11 Eylül sonrasında Afganistan ve Irak’ın işgali sırasında oynanan düzenbazlığın benzerinin şimdi de Libya’da oynanmakta olduğuna tanık oluyoruz. Bu saldırgan Haçlılar, bu oyunları gözlerini kırpmadan Müslüman ülkeleri işgal etmek için uygulamaktadırlar. Bizde ve öteki Müslüman uluslardaki nice milyon Müslüman kılıklı kişi de bu emperyalist oyunları görmezlikten gelerek, ABD’li küresel emperyalistlerle onların yardakçıları olan öteki Hıristiyan çömezlerini insanlığın kurtarıcıları sanmaktadırlar. En az üç yüz yıldan beri işgal edecekleri ülkelerde, o ülke halklarını zalimlerden kurtarma görüntüsünde oynadıkları bu oyunları, şu 21. Yüz yılda dahi oynayabilmeleri, Müslüman kimlikli ulusların İslam ve Kur’an’ın gösterdiği gerçek imandan ne kadar mahrum edilmiş olduklarını gösteren en acı belgelerindendir. Gerçek iman sahibi bir müminin, “Yahudiler ve Hıristiyanlar, siz onların dinlerine dönmedikçe sizleri asla sevmezler” şeklindeki İlâhi uyarıyı görememesi mümkün değildir. Bize de acı veren Müslüman kimlikli kişi ve grupların bu aymazlıklarıdır. Hıristiyan Haçlı ittifakının işbirliği ile Libya’nın bombalanması, korkunç benzerlikler göstermektedir. Bu üç emperyalist projenin dünya üzerinde yaşayan insanların beyinlerini çalma, onların özgün görüşlerini kendi yanlarına çekerek işgallerden doğan yıkımları, soykırımları, Genocidleri meşru gösterme konusundaki medya savaşları, asıl silahlı emperyalist müdahalenin oluşmasında en etkin yerini henüz kimseye bırakmamıştır. Gerçekten Afganistan’a, Irak’a yapılan emperyal saldırı ve işgallerde olduğu gibi, Libya saldırısının, önce medya ortamında meşrulaştırılmakta olduğunu kör gözler bile görecek kadar açıktır. Bu medya savaşlarına bütün dünya basını alet edilmeye çalışılmakta olduğunu esefle gözlüyoruz. Bu apaçık gerçekleri sadece feraset sahibi olmayan, gönül gözleri kapanmış olanlar göremeyecekler. Anılan üç ülkeye yapılan ve ileride nice Müslüman kimlikli ülkelere yapılacak olan emperyalist müdahalelerin gözü doymaz saldırganları, ilk önce uluslararası kamuoyunu, yapacakları silahlı saldırıların meşruluğuna inandırmak için bu medya saldırılarını kullanmaktadırlar. İşgallerinin yasal dayanaklarını pekiştirmek için de bundan sonra BM. Örgütünden olur almaktadırlar. Böylece Dünya insanlarının önce zihinlerini kendi lehlerine çevirecek medya projelerini devreye sokmakta, arkasından da dünya uluslarına: “şu zalim diktatörlerin elinden şu ülkeleri ABD ve çömezleri kurtarmalı” düşüncesini yerleştirmektedirler. Dünya uluslarının zihinlerini çalmak için beşinci kol ajanlarının çektikleri görüntüler, oluşturdukları haberler, belli ajans merkezleri tarafından masum haberlermiş gibi dünya medyasına servis edilmektedir. Beşinci kol ajanlarının dünyanın en tanınmış, en saygın haber ajansları sanılan ve bu servislerce kontrol altında tutulan haber ajanslarınca dünya medyasına servis edilen bu çakma haberler ve görüntüler, bir anda işgal edilecek ülkeleri yöneten kişileri zalim, diktatör, sivillere acımadan kıyım yapan katiller olarak kabul edilmesini sağlayabilmektedir. Kendilerinin ürettikleri çakma haber ve görüntülerle zihinleri bulandırarak işgal edecekleri bu üç ülke ve ileriki zamanlarda daha nice ülke yöneticilerinin zalim, gaddar, diktatör, kendi sivil halkının üstüne ateş açan zalim katiller olduklarını zihinlere kazıyacaklarını keşke dünyalılar kavraya bilselerdi.
20 Mart 2011 tarihinde Libyalılar, Kaddafi’nin resimlerini tokatlıyorlardı. Nisan 2003 tarihinde, yani bu tokatlamadan 8 yıl önce de Iraklılar Saddam’ın heykellerini terlikleriyle dövüyorlardı. Aradan geçen zaman içinde ABD’li Judaizer/ Yahudici Protestan Evangelik Püriten askerler, Ebugureyb Tutukevinde Iraklı Kadınların ırzına geçmeye, erkeklerine livatacılık, homoseksüellik uygulamaya başlayınca alınlarının yerlerde sürünmeye başladığını ancak o zaman görebildiler. Mehmet Akif merhumun Türkler için:
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
“O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar.”
Diye övgüler yağdırdığı Müslüman Türklerin yüce erdem duyguları, keşke bunlarda da göklere çıksaydı. Gerçek Müminin ancak ve yalnızca Allah Zülcelâl’in önünde eğilen başları, emperyalistlerin önünde kırk takla atarken biz daha neyin hesabını yapmaya çalışıyoruz.
“Adam mısın, ebediyen hürsün gez….
Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
Adam değil misin oğlum gönüllüsün semere,
Küfür savurma boyun kestiğin semercilere.
Mehmet Akif
Judaizer/Yahudici Evangelik Püritenli, ABD’li askerler Iraklı kadınların, kızların Ebu Gureyb Tutukevinde ırzına geçmeye başladıklarında, George Bush’un suratına ayakkabı fırlatmanın hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmamıştır. İşgal başladığında aynı Judaizer askerlerle Saddam’ın heykellerini ip takıp yıkan, terlikleriyle Saddam’ın heykellerini tokatlayan Iraklılar, aslında özlemle bekledikleri Anglo Saksonların boyunlarına sarılıyor, onları İsa Mesih gelmiş gibi kokluyorlardı. Ruhlarına, GENETİK ŞİFRELERİNE sömürgecilik aşıları zerk edilerek ruhları çalınmış bu kişilerden daha ne beklenebilir? Meğer şu yalancı dünyada emperyalistlerin yemlerine, çakma demokrasilerine, çakma insan haklarına kanacak ne kadar çok uşak varmış. Sömürgeci Avrupalının ruhlarını çaldıkları Müslüman kılıklı uluslar, şimdi yeniden eski efendilerinin gelip kendilerini dün teslim ettikleri zalim diktatörlerden kurtarmalarını bekleşiyorlar. Oysa dün bugünkü diktatörler haline getirdikleri şu adamları onların başlarına tayin edenler de yine köle oldukları bu Avrupalı Hıristiyan emperyalistler değiller miydi? O gün kul-köle oldukları, kendilerini Osmanlıların elinden kurtarsınlar diyerek, önlerinde boyun büküp bel kırdıkları, bu zalim Haçlıların altınlarıyla, silahlarıyla Mehmetçiklerin kutsal kanlarını dökerken ne kadar mutluydular. Şimdi ise dünkü efendileri coniler, kendilerinin kanlarını içmek için ta 10 bin kilometre ötelerden büyük bir hırsla koşarak üstlerine bombalar yağdırıyorlar.
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
MEHMETÇİĞİN DÖKÜLEN ŞEHİD KANI
“DÜN; KUTSAL TOPRAKLARA ECNEBİ AYAĞI DEĞMESİN DİYEREK SIRF ALLAH RIZASI İÇİN, OLUK OLUK KANI AKAN MEHMETÇİĞİN DÖKÜLEN ŞEHİD KANI, BUGÜN; BÜTÜN ARAP DÜNYASINI BOĞMAKTADIR.”
Emperyalizmin kullandığı en etkin propagandalardan birisi de sivil halkın katledilmesi şeklindeki insan sever pozundaki çakma propagandalarıdır. Kendilerinin sırf Irak’ta yok ettikleri, Genocid uyguladıkları bir buçuk milyon sivilin katlinden zerre kadar söz etmeyen bu zihniyetin sahipleri, ortalıkta “sivil insanlar öldürülüyor” demeye dilleri nasıl çıkabiliyor? Onlar önce KAOS çıkartıp ardından da KAOSTAN DOĞAN EMPERYALİST YÖNETİM’LER oluşturmakta olduklarını 21. Yüzyılın insanları hala anlayamamışlarsa ben ne diyeyim.
Bu emperyalistler, uygun bir ortam oluşturdukları zaman, Türkiye hakkında da müdahale kararları çıkartmaya yönelebileceklerini akıl defterinden uzak tutamayız. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında onlarla biz aynen bu günkü gibi NATO Örgütünde müttefik değil miydik? Onlar bize ambargo koymaktan vaz mı geçtiler? Birleşmiş Milletler adlı uluslararası Örgütün, ABD’nin etkisi altında olduğu gün gibi ortaya çıkmamış mıdır? Onların kendileri için uygun zamanın geldiğini hesap ettikleri bir dönemde bu Örgütten aleyhimize benzer bir karar çıkartamayacaklarını sananlar gaflet içindedirler. Türkiye’nin ayağının tökezlemesi için hampamızda bekleşen nice uluslar, etnik unsurların böyle bir oldu-bitti beklemekte olduklarını görmezlikten gelebilir miyiz?
ABD, Fransa, İngiltere, İtalya, hatta nereden çıkmış ise Kanada gibi ülkelerin, {Tanrım Göstermesin.} böylesi bir fırsatı kaçıracaklarını mı sanıyorsunuz? Libya pastasından pay almak için küçük sömürge ülkesi Belçika bile saldırıya katılacağını açıklamıştır.
Dünya ülkeleri, Libya’ya müdahale kararı çıkarken: “Libya bağımsız bir ülkedir” diyebildiler mi? Kimin gıkı çıktı. Yarın günün birinde Allah Korusun, emperyalistlerin şer kokan planları Türkiye’nin içini karıştırma yönünde çalışmayacaklarını kim garanti edebilir? Bu ihtimallerin hepsi bütün dünya ülkeleri için geçerlidir. Emperyalistler önce Afganistan, ardından Irak, şimdi Libya’da silahlı baskınlarla yönetimleri değiştirmeye çalışmakta olduklarını inâar edeceklerin ya gözleri kör olmuş, ya gönülleri kararmıştır. Tunus, Mısır gibi ülkelerde ise sivil baskılarla yönetimleri değiştirdiler. Sırada Yemen, Suriye ve öteki ülkeler bulunmaktadır.
Emperyalistlerin Kuzey Afrika gibi Türkiye’nin içini karıştırmalarının zor olduğunu savunanlar, ya emperyalizmin doğasını bilmiyorlar yahut bu gibilerin dünyadan haberleri yoktur. Emperyalistlerin Türkiye’nin içini ta 1980 li yıllardan beri karıştırmakta olduklarını unutmuş görünüyorlar. Türkiye’yi iki önemli sebepten dolayı elde tutmak emperyalistlerin çıkarlarına uygun görünüyor. Bu iki etken sebepten birisi:
A} Türkiye’yi Yeni Osmanlıcılık görüntüsünde İslâm dünyasının başına dikmek,
B} Müslüman Ülkeleri Yeni İslam Halifeliği komplosu ile elde tutmaktır.
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
Genişletilmiş, Kuzey Afrika ve BOP Projesinin doruk noktasına varmasından sonra bize karşı kinlerini kusmaya başlamayacaklarını kim garanti edebilir? Emperyalistler, İslam Dünyasını, Müslüman milletleri Osmanlı Devletinin adını kullanarak iki yöntem ile yöneterek Türkiye üzerinden oyunlarını kurmak istemektedirler. Oysa onlar İslam Dünyasını bu ölçeklerde Türkiye’nin içini karıştırdıklarında emperyalizmin yerli işbirlikçileri silahlandırılıp yakıp yıktıklarında, Ülkemizin birçok yerinde Ermeni isyanları gibi isyanlar çıkarttıklarında kurtarılmış kentler, beldeler, bölgeler işgal ettiklerinde ne yapacaksınız? Çok değil üç gün içinde BM Denilen ABD’ etkisindeki dünya örgütünün Libya’nın hava sahasını uçuşlara kapatmak için aldığı kararı, Libyayı havadan vurmak şekline dönüştürerek uluslarası bir kepazeliğe yöneldiklerini Rusya Federasyonu Başbakanı 21 Mart 2011 tarihinde açıklamıştır. Putin, bu saldırıları Haçlı seferleri olarak nitelendirmiştir. Putin gibileri yan ceplerinden çıkartacak olan CFR. Concil Foreign Relation>Dış İlişkiler Konseyi’!nin çocuklarına bu kozu veren Rusya ve Çin akan Müslüman kanlarından sorumludurlar. Çerçevesi çizilmemiş, ne yana çekseniz o yana gidecek kararların savunmasını yapamazsınız. Bay Putin, kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğunu, hangi pazarlıkların yapıldığını açıklamak zorundasınız.
Küresel yayılmacılar, Osmanlı İmparatorluğu kalıntısı 24 Müslüman Ülkede iç karışıklıklar, muhalif isyanları çıkartarak bu ülkelere ya doğrudan doğruya askeri müdahale seçeneğini devreye sokarak yahut baştaki yöneticileri istifaya zorlamak şeklinde uygulanacakları bir seçenekle BOP’u gerçekleştirmeye çalışacaklar. İstifa şekli ya Enver Sedat’ta uygulandı gibi yapılacak ya BM. Denilen ABD’ güdümündeki örgüt marifetiyle müdahale kararı çıkartarak baştaki şefi uzaklaştırmak seçeneği Saddam Hüseyin’e uygulandığı gibi uygulanacaktır. Saddam Hüseyin’e uygulanan müdahale kararında BM.’ler denilen ABD’ kontrolündeki Dünya Örgütünün kararı olmaması çok tartışılmış idi. Sanki ABD’liler bu örgütten karar çıkartmak isteselerdi, bu Örgüt o kararı vermeyecek miydi? Şimdi ABD’ denilen saldırgan devletin bu yüzünü örtmek, perdelemek için Barack Obama iktidara getirilmiş ise de sıçana göre kedi ne ise, dünya uluslarını tek elden yönetmek isteyen ABD’li Judaizer, Püriten Evangelik Protestanlara göre de Dünya ulusları öyle görüldüğü için saldırganlık, bu kez BM adlı Örgütün şemsiyesi altında sürmektedir. NATO adlı ABD’ güdündeki ittifak, bu saldırıda ne gibi görev üstlenecekse bu, şu yazının kaleme alındığı 21 Mart 2011 tarihinde saat 23.11 de henüz netleşmemişti.
Saldırganların Kaddafi’ye karşı BM kararı çıkartılacakları, Kaddafi’nin silah zoruyla diz çöktürüleceği apaçık görülmekteydi. O günlerde Rusya bu müdahaleyi veto edeceğini söylemiş olduğu yayılmış idi. Demek ki, Rusya’nın da artık çökertilmiş, iğdiş edilmiş olduğu anlaşılmış bulunuyor. Çin zaten ekonomik olarak kuşatılmış durumdadır. Çin’e yatırım yapan ABD’li ve AB’li ülkeler Çin’deki yatırımlarının çok değil küçük bir bölümünü çekiverseler, Çin derhal kendi üstüne kapaklanır gider. Rusya kâğıttan kaplan olarak tarihe geçmiştir.
Muammer Kaddafi’ye karşı silahlı saldırı kararı alan BM Denilen örgütün bu kararının hemen ardından Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya ve tabii ki başta ABD’li coniler saldırıya geçtiler. Şu Kanada saldırısı beni çok düşündürmektedir. Demek ki, adamlar ihaleyi tek başına ABD’ ye satmak istemiyorlar. Petrol pastasından pay almak istiyorlar. Rusya’ya da bu pastadan pay vermişler midir? Putin’in böyle bir pazarlık varsa bunları açıklaması gerekir. Acaba pazarlıklar nerede yapıldı? Bunun da şifresi çözülmelidir. Burada ABD’ açısından sadece petrol konusu cılız bir seçenek olarak kalacaktır. ABD’li Judaizer, Evangelik Protestan Püritenler GENİŞLETİLMİŞ, KUZEY AFRİKA VE BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ, BOP PROJESİ kapsamında Libya’yı çökertirlerse, o zaman Mısır ile aynı sınırları paylaşan Libya, ardından Suriye, Tunus, Yemen daha sonra öteki Osmanlı bakayası ülkelerin ele geçirilmeleriyle BOP Projesi tamamlanmaya başlayacaktır. Bunlardan sonra Orta Asya, Uzak Doğu, Kafkaslar, Balkanlar, Avrupa Siyonizm’in eline geçecektir.
18 Mart 2011 de BM. Askeri müdahale kararı çıktığında, neden hep ABD’ li yankelere bu yetkiler veriliyor da Uganda’ya, Tanzanya’ya, Japonya’ya, Endonezya’ya verilmiyor? Bu yetkileri neden hep ABD alıyor? BM denilen uluslar arası kuruluş acaba; ABD’nin etki alanında mıdır? Bu soru Halkımızın zihnini hep kurcalamaktadır.
21 Mart 2011
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
Eğitimci - Yazar
Teolog - Kökenbilimci
TÜRKİYE |