K O Ç O
KASAP KOÇO, 35 KADAR MÜSLÜMAN TRK’Ü DİRİ-DİRİ YÜZDÜ
{ ÖZÜR AYDINLARINA İTHAF OLUNUR }
Ermenilerden özür dileyen aydınlar, Taşnaksutyun ve Hınçak komitalarınca ırzına geçilen, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Acem, Boşnak, Zaza kadınlarımızın çektikleri acıların özrünü kimden dileyecekler? Şu aydın efendiler, Taşnaksutyunlarla, Hınçakçılardan Özür dilemek için atılan bu özür imzalarının günün birinde Türkiye’nin aleyhine olarak kullanılabileceğini düşünmediler mi? 31 Mart 1325/13 Nisan 1909 günü Adana’da İğtişaş,/Ermeni İsyanı çıkartan Hınçakçılarla Taşnaksutyun komitasının Adanalılara yaşattıkları insanlık dışı vahşetin haddi hesabı yoktur.
Ermeni keşişi Muşeg’in azdırdığı Hınçak komitası üyelerinden Ermeni Kasap Koço, Adana’daki BOKLUHAN’DA yatıp-kalkan Antepli, Urfalı, Adıyamanlı, Diyarbakırlı, Sivaslı, Erzurumlu, Mardinli, Kayserili, Niğdeli bekâr uşağı denilen Müslüman amelelerden, işçilerden yakaladıkları 35 kadar Müslüman işçileri, kasap çengellerine baş aşağı asarak diri-diri derilerini yüzdüklerinden, haberiniz var mıydı? Kasap Koço ile öbür Hınçakçılar, diri-diri yüzdükleri Müslüman amelelerin/işçilerin canlı-canlı kollarını, bacaklarını keserek, biftek pirzolalık ve köftelik çıkararak:
“-Etin beş okkası bir metelik” diye bağırdıklarını duymamış mıydınız? Bu vahşi, kana susamış Hınçak’çılarla Taşnaksutyun’ların arasından sadece bir tek kişi, o da Kasap Koço’nun idam edildiğini, öbür vahşi, kana susamış katillerin Batılı emperyalistler tarafından idamdan kurtarıldıklarından haberiniz var mıydı?
Kanlı katil Kasap Koço, idamdan önce kendilerini, Ermeni kilisesi murahhas üyesi/ delegesi Keşiş Muşeg tarafından Ermeni kırallığı kurulacağını söyleyerek kandırdığını, şimdiye kadar Türklerden bir fenalık görmediklerini ağlayarak, itiraf etmiş olduğunu işitmemiş miydiniz? 31 Mart 1909’daki Ermeni isyanında Vahşileştirilmiş Ermeni komitacılarının yakaladıkları masum Türkleri diri-diri ellerini, kollarını kestiklerini, gözlerine mil çektiklerini duymamış mıydınız? Azgın Hınçak’çıların Müslüman Halkın çok sevip- takdir ettiği-saygı duyduğu bir din âliminin erkeklik uzvunu keserek HAÇ şekline getirdiklerini, bu uzvu aynı din âliminin ağzına verdiklerini size söylememişler miydi?
Aydın demek: Kendi Ülkesini, kendi Ulus’unu, kendi Devletini ve kendi Halk’ının öz inançlarını kendi öz canından bile aziz tutan aydınlamış erdemli kişi demektir.
Çok okumak, çok yazmak, çok araştırmak ne kadar kutlu bir değer ise, yukarıda arz ettiğimiz değerleri korumak ta onlar kadar değerli birer değerler örgüsü değil midir? Çok okumak, çok bilmek ne denli üstün bir nitelik ise de kendi öz değerlerini kaybetmiş kişilerin, bu yükün altından esenlikle kalkmaları uzak bir ihtimaldir. Sadece bilmek, sadece görmek te yetmez.
KASAP
KOÇO PAPAZI NİÇİN KOVDU
“ Ermeni papazlarıyla güya protestan murahhasların Adana Vilayetinin her tarafında dolaşarak, müfsitliği/bozgunculuğu yaymakta oldukları ve halkı isyana teşvik ettikleri, idam edilen Ermenilerden birinin {Kasap Koço} sehpada dinî ayin için getirilen, kendilerini teşvik eden papazlar olduğunu söyleyerek, papazı kovmuştur. Bu kasap, 30'dan fazla Müslüman Türk’ü diri- diri baş aşağı asarak, kol ve butlarından pirzolalık ve köftelik çıkartarak öldüren kişilerin arkadaşıydı.
Bu adam İslâm olmak için imam istemiş ve talebi yerine getirilerek, ifadesini almak için Babıâli’den gelen mütercim Süreyya Bey'in çevirdiği evrak arasında Divan-ı harpçe koruma altına alınmıştır.
Ermeni papazlarıyla Kargaşanın birinci günü sabahleyin saat 2 {alaturka} sularında açık bulunan bazı Ermeni dükkânlarına bir papaz uğrayarak, dükkânların kapanmasını önererek, onları yoldan çıkarması {Bu cihet Taşköprü civarında 30 kadar Ermeni fedaisinin saklandıkları yer olan Ciro'nun mağazası civarındaki İslâm dükkâncılarının tanıklığıyla Divan-ı harpçe tespit olunmuştur}
Papazların gerçekten cinayetlerin ve ayaklanmanın kışkırtıcısı olduklarına dair bir yabancının Divan-ı harpteki tanıklığıyla belgelenmiştir. Kargaşanın Vilayet Merkezinde başladığı Çarşamba günü saat 4 sularında Hamidiye,/Ceyhan İlçesinde, Hükümet Konağının karşısındaki kahve önünde, reji kolcu başı’sı Çerkez İslam Bey otururken, bir Ermeni papazının İslâm Bey’in yanına yaklaşarak, İslam Bey'in ısmarladığı kahveyi içmiştir. Bu papaz İslâm Bey’in ısmarladığı kahveyi içtikten sonra, taşıdığı revolverini/toplu tabancasını çıkararak üç el sıkmış, İslam Bey’i ağır biçimde yaralamış, İslâm Bey de hemen karşılık verip papazı yaralayarak, her ikisi de aldıkları yaralardan ölmüşlerdi. Olayı gözleriyle gören Adana Reji müfettişi Fransız uyruklu Mösyö Ponds'un tanıklığından anlaşılmıştır.
Maraş, Zeytun, Van, Harput, Diyarbakır, Bitlis taraflarından getirttiği binlerce Ermeni’yi yerleştirmek için boş araziyi zorla zapt ve yağma etmek isteyen Muşeg'in kışkırtma ve aldatma yolunda bulunması, Cebel-i Bereket eski Mutasarrıfı Asaf Bey'in 1324/1908 tarihinden başlayarak Mart sonuna kadar İçişleri Bakanlığına, Vilayete gönderdiği yazıların içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu yazıları Bakanlıkta buldururlarsa birçok gerçeğin ortaya çıkacağı muhakkaktır, özellikle sözü edilen Erzin Divan-ı Harb-i örfisine de birçok gerçek belge verilmiş olduğundan, bunların tetkiki gerçeği ortaya koymak için gerekli ve lüzumludur.” 1
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
1} Mehmet Asaf 1909 Adana Olayları ve anılarım S=23-24
..…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Ermeniler Adana Vilayetinde Müslüman nüfusa göre yedide bir oranındaydılar. Bu oranı göz önüne alarak, çoğunluğu sağlamak için Doğu, Güneydoğu Anadolu’dan/TURKOMANYA’DAN birçok Ermeni aileleri getirterek iskân etmeleri, vaka sırasında bir evin içinde 10-15 ailenin bir arada bulundukları Divan-ı Harbin resmî araştırmalarıyla belgelenmiştir. Müslümanları haksız yere mahkûm ettirmek isteyen Ermeni papazları sürekli olarak iftira atmakta oldukları ve durmaksızın her konuda şikâyet dilekçeleri yazarak kendilerini haklı çıkarmak istedikleri ise artık belli olmuştur.
ÖZÜRLÜ AYDINLAR!
“BAKAR KÖR, BAKTIĞINI GÖREMEYEN DEĞİL, GÖRÜLMESİ GEREKENİ GÖREMEYENDİR.” 1
……………………….…………………………………………………………………………..
1} Yüzleşme Doktrini. Rüstem KOCADURMUŞOĞLU-Bilge Ata- 2002 Adana
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Kendi çevresini bile aydınlatamayan mumun, mumluktan söz etmesi, tavukların turnalıktan söz etmesinden daha tuhaftır.
Bilge Ata
Aydın,/münevver, içinden geldiği öz Halkının dertlerini dert, sevinçlerini sevinç saymakla birlikte okuyup-yazmanın, bu iki cevherin bileşkesinden doğan nûru, kendi öz benliğinde yoğurup gönül sarayına doldurmadıkça, Aydın olamaz.
Bilge Ata
Aydın: Düşmanın kahrından, heyecanın şiddetinden, dost’un nankörlüğünden, nimetin kıtlığından, ferasetin yokluğundan özünü koruyamadıkça, böyle bir aydının Milletine, vereceği zarar: Yedi düvelin, yetmiş iki buçuk milletin vereceği zarardan daha çok olur.
Bilge Ata
Ermeni Komitacılarının Masum halkımıza çektirdikleri acıların- çilelerin unutulması tehlikesi, geçmişi yok saymaktan da beterdir.
Bilge Ata
Geçmişlerini Milli Hafızalarından/Ulusal belleklerinden sildikleri takdirde, geçmişten geleceğe kurmak istedikleri Millette Birlik, Vatanda dirlik köprüsünün ayakları kamıştan, korkulukları berdiden, döşemeleri anızdan olmuş olur.
Bilge Ata
Köklerimizi, acılarımızı, yergi ve sevgilerimizi ne kadar bize özgü hale getirir ve kendi Milli değerlerimizin yeni kuşaklarca benimsenmesini o kadar çok gerçekleştirebilirsek, geleceğimizi güvenceye alacak Millî İradenin o kadar sağlam ve güçlü temellere oturmasını sağlamış oluruz.
Bilge Ata
Geleceğe doğru akıp giden zaman aralığında dostlarımızla-düşmanlarımızı daha iyi tanıma fırsatı bulur, onlardan korunma çarelerini daha sağlıklı olarak elde edersek, yeniden eski kudretli günlerimize döneriz.
Milli Bilinç’in üstün erdemi sayesinde daha çok çalışır, daha çok üretir daha çok okur, daha çok yazar ve daha çok araştırırız.
{Araştırma ve geliştirme konusu hakkında TARGEK Bölümünü yoklayınız.}
Ulusal Bilinç /Milli hafıza dediğimiz üstün güç; Milletimizi bir arada tutan, güçtür.
Bilge Ata
Milli güç, ne denli güçlü olursa, Milletimizin gelecekte Büyük işler başarması için bu güç önemli rehberlerden birisi ve belki de en önemlisi olarak gelecek kuşaklarımızı, ayakta;- hazır ol vaziyetinde bekliyor olarak karşılayacaktır.
Bilge Ata
Millî gücüne hor bakan, küçümseyen ve onu görmezden gelen uluslar, bu güce sahip olan şerli ulusların güçlerinin boyunduruğundan yine bu güç sayesinde kurtulacaklardır.
Bilge Ata
Ulusal Bilinçten/Milli hafızadan soyutlandığımız gün, emperyalist yayılmacıların, Milletimizi kıskıvrak bağlayacaklarının, acımasızca sömürüleceklerinin suçlusu, bizden başkası değildir.
Bilge Ata
İstiklâl Savaşımız sırasında hiçbir şeyimiz yokken, Milli Hafızamızla, Milli diriliş gücümüzün dimdik ayakta durması sayesinde yedi düvele, yetmiş cephede Anadolu’yu dar ettik.
Bilge Ata
Emperyalizmin dili tatlı, doları kıymatlı, sözleri şefkatlı, yöneticileri hamiyetliymiş gibi görünebilir. Bütün bunlara rağmen, onların tatlı sözlerine, sahte güler yüzlerine aldanmayınız. Çünkü onlar, gerçek dostluğun, kadir-bilirliğin ne anlamını, ne içeriğini hiçbir eğitim kurumundan öğrenmediler. Kendilerinde olmayan üstün bir erdemi, onlardan bekleyenlerin suratlarının bir karış asılacağı günler uzak değildir
Bilge Ata
Emperyalistlerin bütün varlık sebebinin çıkar ilişkilerinden ibaret olduğunu anlayamayan empenuşaklar, keşke Ulusal Bilinç gücünün aydınlığında yıkansalar, yeniden bir “basü badel mevt” gibi, bir milli dirilişe yönelebilselerdi.
Bilge Ata
{Frenklerin değişmez karekterleri için Sultan 2 Mahmut Fermanını yoklayınız.}
Emperyallerin içten-içe işleyen şamarları, bugün kendilerine hizmet eden emperuşaklara işlemeyecekmiş gibi görünse de onlar, alavere-dalavereleri bittiği gün, bugün uşaklık yapanları, en kısa zamanda saf dışı bırakacaklardır.
Bilge Ata
Küresel yayılmacılar, bugün kendilerine kapı kulluğu yapan Emperuşak’ ların, işleri bittiği andan itibaren arpalarını keserler.
Bilge Ata
Küresel yağmacılar, Bugün kendi öz halkına, öz analarına, öz babalarına öz Yurduna ihanet edenlerin, yarın küresellere de ihanet edeceklerinin çetelesini, bizden daha iyi tutarlar.
Bilge Ata
Küresellere hizmet aşkına öz Milletine yamulan emperuşakların iplerini, günü gelince yandaş uşaklara çektirirler.
Bilge Ata
{Not: Emperuşak terimi yenidir. İlk defa bu Sitede yayınlanıyor. Emperyalistlerin Uşakları demektir.}
.
|