KADERE İMAN
İKİNCİ BÖLÜM
“15- “Yahya İbnu Ya’mur haber veriyor: “Basra’da KADER üzerine ilk söz eden kimse; MA’BED eL-CÜHENÎ idi. Ben ve Humeyd İbnu Abdirrahman el-Himyerî, Hac veya umre vesilesiyle Birlikte yola çıktık. Aramızda konuşarak, sahabelerden biriyle karşılaşmayı temenni ettik. Maksadımız, onlardan KADER hakkında şu heriflerin ettikleri laflar konusunda soru sormaktı. Cenab-ı Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi’nin içinde Abdullah İbnu Ömer {r.a} {Hz. Ömer’in oğlu Abdullah} ile karşılaşmayı nasip etti. Birimiz sağ, öbürümüz sol yanından olmak üzere ikimiz de Abdullah {r.a} sokulduk. Arkadaşımın sözü bana bıraktığını tahmin ederek, konuşmaya başladım:
“Ey Ebu Abdirrahman, bizim yörelerde bazı kimseler ortaya çıktı. Bunlar Kur’an-ı Kerim’i okuyorlar ve çok ince konular bulup çıkarmaya çalışıyorlar.” Onların durumlarını açıklama yönünden şunu da ekledim: “Bunlar, “KADER YOKTUR, HERŞEY HÂDİSTİR, {sonradan olmuştur}, ALLAH BUNLARI BİLMEZ” iddiasındalar.” Abdullah {r.a}:
“Onlarla yeniden karşılaşırsan, haber ver ki, ben onlardan beriyim, {uzağım}, onlar da benden beridirler.” Abdullah İbnu Ömer sözünü ant içip güçlendirerek şöyle tamamladı:
“Allah’a ant olsun ki, onlardan birinin Uhud Dağı kadar altını olsa, hepsini de hayır yolunda harcasa KADERE İNANMADIKÇA, Allah onun hayrını kabul etmez.”
Sonra Abdullah dedi ki: Babam Ömer İbnu’l-Hattab {Hz. Ömer} {r.a} bana şunu anlattı:
“Ben Hz. Peygamber {a.v}’ın yanında oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir adam yanımıza çıkageldi. Üzerinde hiç yolculuk belirtisi yoktu. Üstelik içimizden kimse onu tanımıyordu. Gelip Peygamber {a.v}’ın önüne oturdu dizlerini dizlerine dayadı. Elini saygıyla bacaklarının üstüne koyduktan sonra sormaya başladı: “Ey Muhammed! Bana İslâm hakkında bilgi ver! Hz. Peygamber {a.v} açıkladı:
“İslâm:
1-Allah’tan başka Tanrı olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve Elçisi olduğuna tanıklık etmen,
2-Namaz kılman,
3-Zekât vermen,
4-Ramazan orucu tutman,
5-Gücün yeterse Beyt’ullah’a Haccetmen.”
Yabancı: “Doğru söyledin” diye onadı. Biz hem sorup hem de söyleneni onamasına hayret ettik.
Sonra yeniden sordu: “Bana iman hakkında bilgi ver.”
Hz. Peygamber {a.v} açıkladı:
“1-Allah’a,
2-Meleklerine,
3-Kitaplarına,
4-Peygamberlerine,
5-Âhiret gününe,
6-KADERE, yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmandır.”
“Hz. Peygamber {a.v} Ey Ömer, soru soran bu zatın kim olduğunu biliyor musun?” dedi. Ben: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” deyince şu açıklamayı yaptı: “Bu Cebrail {a.v} idi. Size Dininizi öğretmeye geldi” {Müslüm, İman 1, {8}; Nesâî, İman 6, {8, 101}; Ebu Dâvud, Sünnet 1{ 17, 74695} Tirmzi, İman 4, {2613}}
Hadis-i şerifin başında adı geçen MA’BED el-CÜHENÎ ve onun gibi kimseler, KADERİ inkâr etmekle kalmamış, üstüne üstlük Tanrı Teâlâ’nın insanların kaderlerini bilmediğini de iddia etmişlerdir. Bu iftiralarını da güya Kur’an-ı Kerime dayadıklarını savunarak, bu inkâr hareketlerini daha o günlerden başlatmışlardır. Onlar: “KADER YOKTUR, HERŞEY HÂDİSTİR, {sonradan olmuştur}, ALLAH BUNLARI BİLMEZ” demekteydiler.
HÂDİS, sonradan olma, sonradan olan demektir. Bu inancın kökeni, Allah Teâlâ’nın EZELİ olduğunu inkâr etmeye, evren ve evrendeki varlıkların kendiliğinden, kendi kendine var oldukları inancına dayanır. Evren ve evrendeki varlıklar elbette sonradan oldular. Bütün evrenleri ve öte evrenleri de Allah yarattı. Ma’bed el-Cüheni ve onun gibi düşünen kimseler bu görüşlerini, Allah Teâlâ’nın ÂCİZLİĞİ iftirası ve inkarına dayamaya çalışmaktadırlar. “Allah’ın Kaderi bilmediğini” iddia etmeleri de bu sapık inançlarının bir sonucudur. {HÂDİS ve ALLAH BUNLARI BİLMEZ} şeklindeki sapık inançlar hakkında, ilerleyen zaman içinde geniş boyutlu açıklamalarımız, inşallah sürecektir.
Rüstem Kocadurmuşoğlu
Eğitimci yazar, Teolog, Kökenbilimci
Bilge Ata- Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅ ✫ |