HAZRET-İ MUHAMMED {a.v}’İN ALAMETLERİ
Bazı arsız, hayasız kimselerin Peygamber {a.v} Efendimizin çocukluğunda Şam yakınlarında rahiplik yapan bir kişiden Kur’an hakkında bilgi aldığı şeklindeki ahlâksız iftiralarına yanıt olması için, bu belgeyi, Evrenlerin Efendisi Hz. Muhammed {a.v}’in temiz, pak ruhuna armağan ediyorum. Bu original belgenin, bu iftiracıların yüzlerine de birer tarihi şamar olmasını diliyorum. Rabbim kabul buyursun!
“5521—Hz. Ali İbnu Ebi Talib {r.a} anlatıyor: “Babam anlatmış ve demişti ki: “Kureyş büyüklerinden bir grupla Şam’a gitmiştik; yanımda Muhammed de vardı. Yolda bir Rahip{in manastırı}na yaklaştık ve yakınına konakladık. Develerimizi çözmüştük ki, Rahip yanımıza geldi. Daha önceki gelişlerimizde yanımıza hiç uğramamıştı. Aramızda dolaşmaya başladı ve Muhammed’i bulup elinden tuttu ve: “Bu evrenlerin Efendisdir” dedi. Kureyş uluları ona: “Bu söylediğini nereden biliyorsun?” dediler. Rahip: Ben onun sıfat ve vasıflarını bize indirilen kitapta bulmuşum! Nitekim siz yaklaştığınız zaman, o’na secde etmedik ne taş, ne ağaç kaldı, hepsi secde ettiler. Bu cansız şeyler ancak bir peygambere secde ederler. Ben o’nu ayrıca Peygamberlik mührüyle de biliyorum, bu mühür omuz başındaki düz kemiğe baş kısmının aşağısında bulunur, elma büyüklüğündedir” dedi. Sonra bizden ayrıldı, yemek hazırlayıp getirdi. Muhammed o sırada, develeri gözetliyordu. Yanımıza geldiğinde üzerinde ona gölge yapan bir bulut vardı. Yaklaşınca, halkın kendisinden önce ağacın gölgesini kaptıklarını gördü. O da güneşe oturdu. Ağacın gölgesi, ona yöneldi, onlar güneşte kaldılar. Rahip: “Bakın, ağacın gölgesi o’nun üzerine yöneldi” dedi. Rahip onların yanında iken, bu çocuğu Allah aşkına Rum-Roma- {ülkesi}ne götürmeyin diye ricada bulundu ve: “Eğer o’nu götürürseniz, taşıdığı sıfatlarıyla o’nu tanırlar ve öldürürler” dedi. O, bu konuda Allah’ın adını vererek onlara ricada bulunurken, yan tarafına bir göz attı. Manastırına doğru gelen yedi Romalı gördü. Onları karşıladı ve: “Niye geldiniz?” dedi. “Rahiplerimiz bize Araplar arasından çıkacak bir peygamberin bu ayda memleketimize doğru gelmekte olduğunu söylediler. {Buralara giriş sağlayan} her yola bir grup insan çıkarıldı. Biz de senin su yoluna gönderildik” dediler. Rahip: “Sizden daha hayırlı birini geride bıraktınız mı?” dedi. Onlar: “O’nun senin yolunun üzerinde olduğu bize haber verildi!”dediler. Rahip: “Allah’ın yapmak istediği bir iş hakkında ne dersiniz, insanlardan bunu geri çevirebilecek biri var mı?” diye sordu. Onlar: “Hayır” dediler. Rahip: “Öyleyse şu kimseye biat edin. Zira bu, gerçek peygamberdir.” Dedi. Onlar da ona biat ettiler, rahiple birlikte orada kaldılar. Sonra Rahip döndü ve: “Allah için söyleyin, bunun velisi kim?” dedi. Beni kastederek: “Şu” dediler. Rahip bana özellikle, geri dönmemiz için ricada bulundu. Ben de Muhammed’i içlerinde, Ebu Bekr’in gönderdiği, Bilâl’in de bulunduğu bir grup kimse ile geri çevirdim. Rahip o’na kek ve zeytinyağından azık koydu.” Bu rivayeti Tirmizi, Menakıb 5, {3624} Ebu Musa el-Eş’ari’ den tahric etmiştir. Rivayete: "Ebu Talib Şam için yola çıktı...."diye başlar ve yukarıda kaydedildiği şekilde zikreder. Yukarıdaki metni Rezin, Hz. Ali {r.a} babasından rivayeti olarak, kaydedilen lafızla tahric etmiştir.}
Rüstem Kocadurmuşoğlu Eğitimci Yazar Teolog Kökenbilimci Bilge Ata -Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫
|