GÖZ DEĞMESİ:
Aşağıdaki ayetler ve hadisler, göz değmesi ile ilgili bilinmezleri gün yüzüne çıkarıyor. Lutfen dikkatle incelenmesi dileğiyle…
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَقَالَ يَابَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ أَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍ وَمَا أُغْنِي عَنْكُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ “Ya’kub dedi ki: “Ey yavrularım! Mısır’a hepiniz tek kapıdan girmeyin, başka başka kapılardan girin. Ben ne yapsam Allah’ın takdirini sizden savamam. Hüküm sadece ve yalnızca Allah’ındır. Ben de Allah’a tevekkül ettim. Tevekkül edenler de Allah’a tevekkül etsinler.” Yusuf 12/67 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَإِنْ يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِأَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ “O inkârcılar, Kur’anı dinledikleri zaman neredeyse seni gözleriyle devire yazdılar. Onlar; “O bir deli” diyorlar.” Kalem 68/51
“4011-İbnu Abbas {r.a} anlatıyor: “Resûlullah {av} buyurdular ki: “Göz değmesi haktır. Eğer kaderi {delip} geçecek bir şey olsaydı, bu, GÖZ DEĞMESİ olurdu. Yıkanmanız istenirse yıkanıverin.” Tirmizide “göz değmesi” ibaresi yoktur. Müslim, selam 42, 2188}<, Tirmizi, Tıbb 19i {2063}
“4012- Sahiheyn ve Ebu Davud’da Ebu Hüreyre {ra}’tan: “Resûlullah {av}’ın: “GÖZ DEĞMESİ HAKTIR” dediği rivayet edilmiştir. Buhari dışındaki rivayetlerde: “Dövme yaptırmayı da yasakladı” ziyadesi vardır.” {Buhari, Tıbb 36, Libas 86; Müslim Selam 41, {2187}; {Ebu Davud, Tıbb 15, {3879}
“4013- Hz. Aişe {ra} anlatıyor: “Gözü değene {ain} abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan {main} yıkanırdı.” {Ebu Davud, Tıbb 15, {3880}
“4014- Muhammed İbnu Ebi Ümame İbni Sehl İbni Hanif, babasından şunları işittiğini anlatmıştır: “Babam Sehl {ra} {Cuhfe yakınlarındaki} Harrâr adındaki yörede yıkandı. Üzerindeki cüppeyi çıkardı. Bu sırada Amir İbnu Rebia ona bakıyordu. Sehl, bembeyaz bir tene, güzel görünüşlü bir cilde sahipti. Amir: “Ne bugünkü bir manazarayı ne de böylesine ancak çadıra çekilmiş bâkirede bulunabilen bir cildi hiç görmedim” dedi. Sehl daha orada iken hummaya yakalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. {ve yere yıkıldı}. Durum Resûlullah {av}’a haber verildi. Ve: “Başını kaldıramıyor” dendi. Oysa Sehl orduya kaydedilmişti. “Ey Allah’ın Resûlü o, sizinle gelemez. Vallahi başını bile kaldıramıyor!” dediler. Efendimiz: “Onunla ilgili olarak herhangi bir kimseyi suçluyor musunuz?” diye sordu “Amir ibnu Rebia var” dediler. Resûlullah, onu çağırtıp kendisine kızdı ve: “Sizden biri niye kardeşini öldürüyor? Niye bir “بَارَكَاَلَلهْ BAREKALLAH” demedin? Onun için abdest al!” buyurdu. Bunun üzerine Amir yüzünü ellerini, kollarını, dizlerini ve ayaklarının etrafını ve izarının içini bir kaba yıkadı. Sonra, bir adam bu suyu onun {Sehl’in} üzerine arkasından döktü; derken o ânında iyileşti.” {Muvatta, Ayn 1, {2, 938}
Rüstem Kocadurmuşoğlu Eğitimci yazar, Teolog Kökenbilimci Bilgeata -Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫
|