ÇALINAN TÜRK TARİHİ
FIRAT IRMAĞININ ADI DA TÜRKÇE ÇIKTI
EZBERLERİ BOZUYOR, ŞİFRELERİ KIRIYORUZ.
FIRAT ADIYLA İLGİLİ AYETLER:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتً
“Orada-dünyada- yüksek-yüce- dağlar yerleştirip te size tatlı sular sunmadık mı? Mürselat 77/27
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
“O öyle bir Allah’tır ki, birinin suyu tatlı, içimi hoş, susuzluğu giderici, ötekinin suyu tuzlu ve acı olan her iki denizi salıverdi. Bu her iki denizlerin arasına bir engel, aşılması zor bir perde koydu.” Furkan 25/53
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَمِن كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Her iki deniz bir değil-eşit değil-dir. Şu deniz tatlı, içimi kolay, ötekininki tuzlu ve acıdır. Bu denizlerin her birinden taze balık eti yer, ziynet takıları çıkarır giyinirsiniz, -takınırsınız.- Allah’ın lütuf ve kereminden nasip arayasınız diye suyu yararak gemilerin gittiğini görürsün. Umulur ki, şükredesiniz.” Fatır 35/12
FIRATLA İLGİLİ HADİSLER
“Hz. Ebu Hureyre {ra} anlatıyor: "Resûlullah {av} buyurdular ki: "Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil cennet nehirlerindendir." {Müslim, Cennet 26, {2839}.
"Fırat Nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça Kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: "Herhalde savaşı ben kazanacağım" der." {Buhari, Fiten 24, Müslim, Fiten 29, {2894}; Ebu Dâvud, Melahim 13,{4313, 4314};Tirmizi, Cennet 26,{2572, 2573}.
“Hz. Enes {ra} anlatıyor: "Resûl’ullah {av} buyurdular ki: "Sidretü'l-Müntehâ'ya çıkarıldım. Orada dört ırmak gördüm: İki ırmak zâhirdi, iki nehir de bâtın. Zâhir olan iki ırmak Nil ve Fırat nehirleriydi. Bâtın olanlar da cennetin iki ırmağı idi." {Buhari, Eşribe 12; Müslim, İman 264, (164).
Yukarıdaki ayet ile hadislerde FIRAT adı geçmektedir. Ayetlerde bizim bugün Fırat şeklinde söylediğimiz sözün; “FURAT” şeklinde geçtiği görülüyor. Bu ayetlerdeki “FURAT” sözünün Sümer Türklerinin bundan binlerce yıl önce kullandıkları ”PURATTU” şekline çok yakın bir kullanımda olduğu görülmektedir. Sümer Türklerinin P diyalekti ile kullanmaları kadim zamanlarda, ön devirlerde olmuş idi. Kur’an-ı Kerim’in indirildiği dönemlerde, Arap dilinde korunup kalan bu Irmağın adı P>F değişimi ile “FURAT” şekline dönüşmüş olduğu anlaşılmaktadır.
Türk dilinde: B, F, M, P, V harfleri dudak harfleridir. Bu beş harf zaman zaman bir birine dönüşürler.
FIRAT sözünün kökü, FIR sözüdür. FIR sözü, dönmek anlamınadır. FIR kökünden pek çok türetme yapılmıştır. FIR-LAMAK, FIR-LATMAK, FIR-LANMAK, FIR-DÖNMEK, FIRIL-DAK, FIR FIR, FIR-LAMA, FIR-LATMA, bu FIRLATMA sözü, mozaik taşının büyükçe olanına denir. Görüldüğü üzere, FIRAT sözü F ile kullanıldığı zaman fırlanmak, dolanmak anlamına gelmektedir.
“İD.A.RAD, PURATTU=FIRAT IRAMAĞI.” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:159. Ankara}
“gib BURANUN=FIRAT IRMAĞI.” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:105, Ankara}
“İD BURANUN CUD.KIB” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S: 128, Ankara}
“NUN KI , ID PURATTU=FIRAT IRMAĞI” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:159.-105, 128, Ankara}
“PU, BURU, BURTU=KUYU.” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:149. Ankara}
“ BÛRU=KUYU.” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:134. Ankara}
Türklerden pek çok boy ve oymaklar B, bazıları da P diyalektini kullanırlar. P harfi yerine B ile kullanıldığında BUR-MAK sözü de burgu, burulmak, burulmuş, döndürmek, bükmek, kıvratmak, anlamlarına gelir. Buna göre: “BUR, BUR-MAK, BUR-GU, BUR-MA,” bur-ma sözü, kıvrılmış altın bilezik, boğanın iğdiş edilmesi anlamalarına gelir ki, hepsi kıvırmak, bükmek anlamınadır. Fırat Irmağının fırlana fırlana, dolana, dolan akmasından kaynaklanan bir sözü, Arap dilinde veya Fars dilinde aramak beyhudedir. Yukarıdaki Kur’an-ı Kerim ayetinde geçen, “FÜRAT” sözü, FIRAT IRMAĞI anlamına değil, tatlı su anlamına gelmektedir. FIRAT sözü, hadislerde, Fırat Irmağı olarak geçmektedir. Bu hadislerde açıkça FIRAT IRMAĞI şeklinde geçmiştir.
Sümer Türkleri FIRAT sözünü, PURATTU olarak ta söylerlerdi. PURAT sözündeki P harfi bazı Türk diyalektlerinde P, bazılarında B olarak kullanılır. Hatta bu Irmağın adının F ile söylenmekte oluşu da kurala uygundur. Yukarıda arz ettiğimiz gibi B, F, M, P, V harflerinin biri birinin yerine geçmesi kuraldır. B, F, P ile söylendiğinde anlam kayması olmamaktadır. F ile FIR- kökü dönmek, fırlanmak, fır dönmek, fırfır, fırıldak gibi sözlerin hepsi dönmek, dolanmakla ilgilidir. B veya P ile söylendiğinde: Bur-mak, burgu, burgul, buruntu, burma sözleri elde edilir ki, hepsi kıvratmak, dolanmak, fırlanmak anlamlarını içerirler. Bu sözü B ile okuduğumuzda BURAT sözünü elde ederiz.
FIRAT Irmağının adını Sümer Tabletlerinde PURATTU” şekli ile tespit ediyoruz. {tablet numaraları yukarıya çıkartıldı.} “PURATTU” sözündeki: “PUR”, “BUR” köküne varıp dayanmaktadır. “BUR” sözü, Türkçe KIVIR, BÜK, DÖNDER, ÇEVİR gibi anlamlara gelir.
Hatta Sümer Türkleri, Fırat Irmağında yaşayan bir balık türüne de Fırat balığı adını vermişlerdir. Belgesi aşağıdadır.
““SUHUR KU PURÂDU= BİR ÇEŞİT BALIK, FIRAT BALIĞI.” {Sümer Dili ve Grameri Prof. Dr. Mebrure Tosun, Prof. Dr. Kadriye Yalvaç TTK. Yayınları C:1, S:133. Ankara}
BUR, burmaktan emir kipidir.
BUR-GU, bur sözünü alet ismi yapan GI, Gİ, GU, GÜ eki gelmiştir. BUR-MA, burma, kıvırma işini yapma. Burulmuş olan nesne. Burma daha çok birkaç konuda seçkinleşir.
1} Boğaların burulması, iğdiş edilmesi.
2} Altın burma, bilezik.
3} Sarı burma, bir tatlı çeşidi.
BUR-UN, Her nesnenin önündeki çıkıntısı. Bornova, Burnaz, Burna,
BUR-YAT=Türk soyundan bir Boyun adıdır.
Bİ’R=KUYU
Toprak kazılarak su çıkartılan yere Araplar: “Bİ’R” derler. “Bİ’R” sözü, “BUR” sözüdür. Kuyu kazılmak için toprak burularak, kıvrılarak delinir. Zemzem Kuyusuna da: “Bi’r-i Zemzem” derler. Kuyuyu kazan kişi, toprağı bir yerden kazmaya başlar. Orasını kazdıktan sonra yukarıdaki kişi toprağı yukarı çeker. Aşağıdaki kazıcı, sağ veya sol yanına dönerek kazmaya devam eder. Orası da kazıldıktan sonra döne döne kuyuyu kazar. İşte buna BUR kökünden BURMA, BURUŞ, BORU denir ki, ön devirlerden beri Araplar bu sözü: “Bİ’R, Kürtler ise “BÎRA” şeklinde koruyarak bu güne dek taşımışlardır.
Bu sözler Araplara Türkçeden geçmiş veya ödünç alınmış sözlerden değildir. Zaten bizim tezimizde: Geçme, girme, ödünç sözleri ön devirler için kullanılmaz. Arap dilinde var olan Türkçe sözler, ön devirlerde, henüz uluslaşma devri başlamadan önce var olan sözlerdir. Oysa Kur’an-ı Kerim’in inişi, M.S. 610 yılında başladı, 633 yılında tamamlandı. Türklerle Arap ordularının teması bundan çok sonra oldu. O halde Kur’an-ı Kerim’de var olan Türkçe sözlerin nice yüz yıllar önce Araplarca hazmedilmesi, özümsenmesi, o dilin içinde yeni kavramlar, yeni şekiller kazanması gerekir.
Henüz uluslaşma dönemleri başlamadan önce, ARAB diye bir ulus yoktu. Bu da üç ila dört bin yıla götürülebilir. Biz ARAB sözünün ARAM sözünden kökenlendiği görüşündeyiz. ARAM sözündeki son harf olan M harfi, B harfine dönüşerek ARAB sözü ortaya çıktı. Araplar, ARAM kabilelerinden Uluslaşma yöntemiyle var edildiler. O zaman Arap dilinin ikizi olan İBRANİ/YAHUDİ dili de biraz farkla yeni bir dil olarak yaratıldı. Bu, sanki BRİNTLERİN, BRİTANYALILARIN M.S. 5. Yüz yılda, çok yakın bir tarihte bir Germen kabilesi olan ANGLO’LARLA kaynaşmaları ile oluştuklarına çok benziyor. Ondan önce ne ENGLİSH, ne ENGLAND sözleri yoktu. {Geniş bilgi www.bilgeata.com Britanlar TIKLYINIZ.} Arapların yeni bir ulus olarak var edilmesinden önce onlar bu sözleri, dönüştükleri-uluslaştıkları- öz kökeninden biliyor ve o kökenden miras olarak getiriyorlardı.
BÎRA=KUYU
Bİ’R=KUYU sözü, ön devirden beri sadece Araplarda korunup kalmış değildir. Bu Türkçe söz, Kürtlerde de korunmuş kalmıştır..
Ksenofon’un Anabasis adlı eserindeki KARDUKLAR sözünü silen, bu sözün yerine çakma olarak KÜRTLER sözünü yazanlara karşı çıkan, kendisi de bir Kürt olan Mehmet Uzun, 1955 yılında Kürtçe olarak yayınladığı: “Bîra Qederê {Kader Kuyusu}, adlı Romanının adı: BÎRA’dır ki, KUYU demektir.
Bİ’R sözü de BÎRA sözü de BURMAK kökünden gelen Türkçe bir sözdür. BUR, bu sözün köküdür. BUR sözü Araplarda Bİ’R, Kürtlerde BÎRA şeklinde günümüze dek korunmuştur. Her iki söz de BURMAK, KIVIRMAK, DÖNDERMEK anlamlarını korumuş Türkçe bir sözdür. BORU, BURGU sözleri bunların tanığıdır.
Bu sözlerin Bİ’R ve BÎRA şeklinde korunmuş olduğuna bakarak, ön devirlerde bazı Türk oymaklarının bu sözü Bİ’R ve BİRA şeklinde de kullanmakta olduklarını, düşünebiliriz.
Araştırmacılar bu dosyayı, yayınladığımız ve yayınlayacağımız dosyaları, inceleyerek konuyu daha da ileriye götürmeleri için belgeleri ortaya koyduk. Arapların: Bİ’R, Kürtlerin: BÎRA şeklinde kullandıkları bu sözler, o dillerin ağız yapısına göre bu şekilleri de almış olabilir. Biz konu hakkında gerekli çalışmaları yaprak Türk dilinin ne denli muhteşem bir dil olduğunu, İnşallah tarih öncesinden beri var olduğunu belgelemeye devam edeceğiz.
15/Mart/2013 Çukurova-Adana
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Eğitimci Yazar-Teolog Kökenbilimci
Bilge Ata- Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫
|