Bilge Ata  
Site içi arama :
 
      Ana Sayfa   |   Din   |   Köken Bilimi   |   Güncel Makaleler   |   Araştırmalar   |   Belgeler   |   Hakkımızda   |   İletişim
 
 
 

 
Anket
Amerikalıların Kızılderililere yaptığı soykırım hakkında ne düşünüyorsunuz?
 Evet Soykırım yapmıştır
 Hayır Yapmamıştır
 Kısmi olarak soykırım yapmıştır

 
 
Ziyaretçi İstatistikleri
Aktif: 134
Bugün: 142
Toplam: 1.138.303
 

Erivanda başlık parası

ÇALINAN TÜRK TARİHİ

      ERİVAN’DA BAŞLIK PARASI

        İster Erivan’daki Ermeniler olsun, ister başka ülkelerde yaşayanlar olsun, bütün Ermeniler Türkiye’ye dönecekleri günü bekliyorlar. İkiyüzlü AB ve ABD’liler de hem Kürtlere arka çıkmış görünüyor, hem de çakma Ermeni soykırımını kendisi tanıyor, bizim de tanımamızı istiyor.

        Türkiye'yi bölmek isteyen, Güneydoğu’ya yeniden Ermenileri yerleştirmek için çırpınan emperyalistlerin Türkoloji, Tarih, Arap dili bölümlerinde okuyan bazı gençlere, bir de gizli Ermeni gençlerine eski yazıyı daha iyi öğrenmeleri için burs verdikleri veya başkaca yollarla onları ele geçirdikleri duyumunu alıyoruz. Bizim saf Anadolu Halkımız da çocuklarının ecnebilerce çok sevildiğini, bunun için de çocuklarına burs verilerek okuttuklarını eşe-dosta sevinerek, öğünerek anlattıklarını da duyuyoruz.  Bu gençlerimiz eski yazıyı daha iyi okumaya başladıklarında bunlardan bir kısmına tapu sicillerine girerek Ermeni tapu sicillerinin çıkarttırıldığı yaygın olarak konuşuluyor.

Ermenilerin, 1915 ten önce Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları Güneydoğu Anadolu’ya: “"Bati Ermenistan"    dediklerini, yöreyi ne pahasına olursa olsun ele geçirerek yeniden büyük Ermenistan’ı kurmak için var güçleriyle çalıştıklarını bugünkü Kürtler ve Kürtçüler sakın unutmayın. Aşağıdaki açıklamaları, sakıncaları dikkatle inceleyin.

 

MEKKE ŞERİFİ HÜSEYİN BİN TALLAL

 

        İngilizler tarafından destekli, 1908 yılında ilan ettirilen II. Meşrutiyet’ten hemen sonra yetki Sultan Abdül Hamit’ten İttihatçılara geçince, Şerif Hüseyin’i Mekke Şerifi yaptırdılar. 1700 yılından beri Der’iye adlı Kasabada Muhammed Bin Suud’a köle ticareti görüntüsüyle yüksek rütbeli İngiliz subaylarını satmış görünüyorlar. 1915 te Hasan Cemal’in Dedesi Cemal Paşa’nın Şam’da 30 kadar Arap Kavmiyetçisini astırması üzerine Şerif Hüseyin’e isyan buyruğu veriyorlar. 30 Ekim 1918 de Türk Orduları Arabistan’ı boşaltınca 1700 yılından beri eğittikleri Suud’ları 1920 yılında korumasız kalan Şerif Hüseyin’e saldırttılar. Oyun içinde oyun, düzen içinde düzen kurarak 200 yıl bekleyerek Arabistan’ı işgal ettiler.  

        Mekke Şerifi asi Hüseyin Bin Tallal, emperyalistlerin her buyruğunu İlâhî buyrukmuş gibi kabul Etmişti. 1915 te Türklere karşı isyan hareketini başlattı. Oysa efendileri emperyalist Haçlıların ceplerinde nice Hüseyinler kuluçkada bekliyordu. Aradan sadece beş yıl geçtikten sonra 1920 de, İngilizlerin 1700 den beri Der’iye adlı çöl kasabasında 200 yıldan beri bıkmadan usanmadan silahlı eğitim verdikleri Suudi Vehhabileri Şerife saldırtıpyaka-paça ettirerek Kıbrıs Adasına sürgüne gönderilmişti.

        1930 yılına kadar Kıbrıs’ta yesir tutulan-tutsak- olan- Şerif Hüseyin adlı güya Hz. Muhammed {sav} Efendimizin kutlu soyundan geldiğini iddia ederek yine aynı İngilizlerin teşvikleriyle 1908 II. Meşrutiyetinin hemen ardından İtihat Terakkî Fırkasına Mekke Şerifi olarak atandırılan bu ahmak Şerif, Kıbrıs’ta sürgün cezasını çekmekteydi. O dönemlerde Türklerle Rumlar iç içe yaşamaktaydılar. Hain oğlu hain olan Şerif Hüseyin’in sürgün cezasını çektiği konağın yakınında bir evden Kıbrıslı bir Türk’ün yüksek sesle Türk Marşını çaldığı duyuluyor. Türk Marşının sesi Şerif Hüseyin’in Konağına kadar yankılanmaya başlayınca korumaları, pencereleri kapatmaya başlıyorlar. Şerif Hüseyin:

        -“Pencereleri niçin kapatıyorsunuz?” diye soruyor. Onlar:

        -“Şerif hazretleri! Dışarıda Türk Marşı çalınıyor. Siz Türklere isyan ettiniz. Onların kanını akıttınız. Siz Türklere düşmansınız. Bu Türk Marşını dinlemeyeceğinizi düşünerek kapatmak istedik.” Deyince bu ahmak, hain şerif Hüseyin:

        -“Pencereleri açın. Ben bu Türk Marşını sonuna kadar dinlemek istiyorum.” Diyerek Türk Marşını sonuna kadar hüngür hüngür ağlayarak dinlemiş:

        -“Biz Türklere çok zulüm yaptık. Kutsal kanlarını çok döktük. Samimi birer dost sandığımız, güvenip uğurlarına Müslüman Türklerin kanını döktüğümüz KEFERELER, şimdi bizleri terk ettiler. Beni sürgün ettiler. Müslüman Türklerin kanını döktüğümüz için Allah bizi affeder mi, sanmıyorum. Türkler bizi zaten affetmezler. Uğurlarına kendi Din kardeşlerimizin kanını döktüğümüz KEFERELERİN şimdi Filistin’de bir Yahudi devleti kuracaklarını öğrendim. Meğer biz Siyonistlere hizmet etmişiz.” Diyerek dövünmüştü.

        Hain ve ahmak Şerif’in sözünü ettiği Siyonist Devlet 1930 ila 40 yılında kurulacaktı. Bunu Atatürk’ün TBMM yaptığı kararlı bir duruşun engellediği hakkındaki çalışmamız inşallah yakında yayına sunulacak.

        Aynı dövünme çok geçmeden Kürtçülerin başına gelecek. Yakın bir gelecekte Irkçı Kürtçüleri poh pohlayan emperyalistlerin ikinci, üçüncü, beşinci planları devreye giriverdiğinde son çırpınışın hiçbir faydası olmayacak. Irkçı Kürtçüler, kendi başlarına hareket ettiklerini, bölgeye hiçbir emperyalistin karışmadığını sanıyorlarsa çok aldanıyorlar. Dünyayı entrikalarla işgal eden bu sicilli emperyalistlerin bu yörelerde etkinliklerini yok saymak, en büyük cahillikten de beterdir.

        Mehmetçiğin kutsal kanını döken Müslüman Araplar, şimdi döktükleri kutsal kanın içinde boğuluyorlar.

        Yakın bir gelecek ırkçı, şoven Kürtçüler de tıpkı Müslüman Araplar gibi Mehmetçiğin döktükleri şehid kanında boğulacaklar.

 

       “Özde-tehcir-sözde-soykirim.”

 

       “Bazi yazarlar Ermeni ve Yahudi soykirimlarini mukayese ederler. Dogrudur, yahudiler rakkam olarak bizden fazla sehit vermislerdir. Fakat onlar kendileri icin belki de yabanci bir ulkede yasamalarinin bedelini odediler. Fakat biz ermeniler kendi oz yurdumuzda ve en uzucusu, Devletin himayesinde oldugumuz halde, devletin eliyle soykirima tabi olusumuzdur. Ermeniler binlerce yillik anayurtlarindan sokulup atilmislardir. Geride o topraklarda yalniz kanlarini degil, evlerini barklarini tarlalarini, dini mabetlerini, sarkilarini, oyunlarini, sanat ve kulturlerini yani her seylerini birakip gitmislerdir. Bugun o nimetleri paylasanlar bunlarin hepsini midelerine indirdikden sonra, maalesef simdi o topraklar icin "Bati Ermenistan" denmesine bile tahammul etmiyorlar.” {Kevork Büyük Agopyan www.iktidarsiz.com }.

        Kevork Büyük Agopyan 63 yaşındadır. ABD’nin Kaliforniya Eyaleti Montebello Kentinde yaşar, Basın konseyinin 2119 bireysel üyesidir.}

        Ermeni diyasporasının "Bati Ermenistan" dedikleri yerler: Şimdi Kürtlerin oturdukları Güneydoğu Anadolu topraklardır. Anlayan anlamış, anlamayan kendi eliyle bir sarmalın içine girmiştir. Dünkü Araplar girdikleri bu sarmaldan bugün nasıl kurtulamıyorlarsa, yarın Kürtler de iki sarmalın içine yuvarlanacaklardır.

Birinci sarmal, AB nin desteklediği Ermeni sarmalıdır.

İkinci sarmal, ABD nin desteklediği Yahudi dönmesi Mesut Barzani’nin ve Siyonist İsrailli yöneticilerin “ARZ-I MEV’UD” Sarmalıdır.{Barzaniler www.bilgeata.com  TIKLAYINIZ}

        İngilizler Şerif Hüseyin’i Mekke Şerifi Yaptırdılar. Çünkü Arapları isyana sürüklemek için Peygamber soyundan geldiği söylenen bir kişinin Araplara komut vermesi gerekiyordu. Bunu 1908 yılında İttihatçılara yaptırttılar. Bu başlangıcı, Sultan Hamid’i devirmek, İttihatçıları iktidara taşımak şartıyla yaptılar. İttihatçılar iktidara geldikten hemen sonra 1909 da 31 Mart günü ayaklanma başlattılar. Sultan Hamid’i tutsak ederek Selanik’te Selatini Köşküne hapsettiler. Bu Selatini köşkü bir Yahudi’nin idi. Sultan Hamid’i azletmeye gelen heyetin içinde bir tek Türk yoktu. Yahudi, Ermeni Rumlar Sultan Hamid’i azlettiler. İngilizler iki yüz yıl Vehhabileri çölde eğittiler. Beklediler. Usanmadılar. Şerif Hüseyin’e isyan komutunu verdikten sonra zaten sonun başlangıcı gelmişti.

Emperyalistler Arap baharını, BOP’ un bitmesini bekliyorlar. Türkiye şimdilik tek parça olarak kalacak, çevre ülkeler tamamen kontrol altına alındıktan, bu ülkelerin halkları diz çöküp baş eğdikten, yani emperyalistlere tamamen boyun eğdikten sonra hain planlarını devreye sokacaklarını görür gibiyim. Emperyalistlerin ve yerli işbirlikçileri-emperuşakların- bir planı varsa, Allah Zülcelâl’in nice bin planı vardır. Milletimizi, Devletimizi, Yüce Allah kollasın ve Korusun.   

 

        TÜRKMENLER, KÜRTLER, ERMENİ KOMŞULARI

 

1915 ten önce Bitlis’e bağlı bir köyde Türkmenler, Ermeniler ve Kürtler kardeşçe bir arada mutlu bir yaşantı içindeydiler. Bölgede nüfus ağırlığı Türkmenlerdeydi. Kız alıp verme hariç sıkı sağlam, kardeşçe bir dostluk içinde yaşıyorlardı. Herkes aynı tarağın dişleri gibi bir birine bağlıydı. Bu unsurlar bir birlerine gidiyor, geliyor, ihtiyaçlarını karşılıyor, borç veriyor, borç alıyor, tarlalarını yardımlaşarak sürüyor, bir dirhemcik ayrı gayrı bilmiyorlardı. Hastalarını yokluyor, cenazelerini birlikte omuzluyor, birlikte gömüyorlardı. Düğünlerde birlikte halay çekiyor, birlikte sinsin oynuyor, birlikte cirit, gülle atıyorlardı. Bölge Ermenileri Türkçeden başka dil bilmezlerdi. Burada yaşayan Ermeniler, bir tek cümlecik Ermenice de bilmezlerdi. Bütün konuşmaları Türkçeydi. Çünkü Ermeni dediklerimizin % 90’ı Gregoryan Mezhebindeki Kıpçak Türkleriydi. Hayk denen Ermeni kökeninden gelen Ermeni kökenliler, Erivan’da yaşıyorlardı. Bugün Ermeni olarak tanınan Gregoryan Kıpçak Türkleri hala en kalabalık grubu oluşturmaktadırlar. Bunun anlamı şudur: Bu % 90 lık büyük grup aslen Ermeni değil, Kıpçak Türkleriydi. Bunlar Hıristiyan Gregoryan Mezhebine girerek kendilerini Ermeni sandılar. Bölgede yaşayan Gregoryan, yani Kıpçak Türk kökenli Ermenilerin arasında Kürtçe öğrenenler pek bulunmuyordu. Çünkü bölgede Kürt ağırlığı pek yoktu. , ortak dil Türkçeydi. Hepsi öz Türkçe konuşuyorlardı.

Derken Hınçaklarla Taşnaklar masum Ermenilerin kanına girerek Avrupalı ve Rusların kışkırtmalarıyla isyan çıkartınca kardeş gibi yaşayan bu insanların arasına düşmanlık sokuldu. Aşağıda Mehmet Tınç’ın açıklamalarını ibretle dinleyelim:

 

      ERİVAN’DA BAŞLIK PARASI

 

        “Bitlis’in bir köyünde Türkmenler, Kürtler, Ermeniler birlikte yaşıyorlar. Ermeni evinin sayısı 15 kadar. Bu köyün karşısında ise, Ermenilerle meskûn başka küçük bir köy var. Ermenilerden bir kısmı Müslüman olduklarını söylüyorlar. Birçoğu Erivan’a; bir kısmı da İstanbul’a göçüyor. Erivan’a göçen Ermenilerden birisi bu köye gezmeye geliyor. Eskiden ahbaplık, komşuluk yaptıkları için Erivan’dan gelen bu Ermeni’ye Türkmenler, Kürtler hoş geldine gidiyorlar. Hoş beşten sonra, oralarda ne var ne yok, hal-gidiş nasıldır, diye soruşuyorlar. Erivan’dan gelen Ermeni:

        “Ermenistan’da yaşayan Türkiye Ermenilerinden bir oğlan babası, oğluna bir kız isterse kız babası, başlık parası olarak para istemiyor. Oğlan babasından Türkiye’de bulunan bir tarlayı, bir bağı, bir arsayı başlık parası olarak istiyor. Oğlan babası da Türkiye’deki, hangi köyde, hangi kasabada tarlası, bağı-bahçesi, konağı varsa bunların sabit hudutlarını gösterir bir belgeyi, {Tapu Senedini} sunuyor. Bu belgeye dayanılarak tapu senedi tanıklar huzurunda Noterlikçe tasdik edilerek tutanak tutuluyor. Tarla, ev, bağ-bahçe, konak başlık parası olarak kız babasına veriliyor. Bir gün Türkiye’ye geri döndüklerinde artık bu tarla, ev, bağ-bahçe kız babasının olmuş oluyor  {Mehmet Tınç. Batman İli Sason İlçesi Balbaş Köyü sakinlerinden.}

        Konu ırkçı Kürtçülerin sandıkları gibi öyle geçiştirilecek bir konu değildir. Bölgede sadece Avrupalının değil ABD’nin ve ötekilerin gözleri var. Ermeni birinci öncelikli konudur. Ayrıca Siyonizm’in “Arz-ı Mev’ud “ planını yabana atanlar, yakında Filistin’in durumuna düşeceklerdir.

        Türkleri, Türkiye’yi dışlayarak Güneydoğu’da var olacaklarını sananların, yakında Şerif Hüseyin’in ve kışkırttıkları Arapların uğradıkları sona benzeyecekleri, sanki engellenemez bir kadermiş gibi görünüyor.

 

Temmuz-2006–Mahfesığmaz-Adana

Rüstem KOCADURMUŞOĞLU

Eğitimci Yazar-Teolog-Kökenbilimci

Bilge Ata- Ξ̲̅ TÜRKİYE Ξ̲̅

 


 
  2025 © Bilge Ata. Tüm Hakları Saklıdır.   Son Güncelleme Tarihi: 05.07.2017Tasarım & Kodlama: -