EŞŞEK
Fahrettin Coşkun, İsmet Altın, Fatih Özgür ve Nedim Akbaş Beylerle geçen hafta Adana Öğretmenevinde bir araya gelmiştik. Biz ayda bir buluşur, birlikte yemek yer, bu vesile ile sohbet ederiz. Bu sırada da Ülke, Millet ve Halkımızın sorunlarıyla ilgili görüş alışverişinde bulunuruz. Yemekte kendilerine yeni kartvizitimi verdim. Fahrettin Coşkun, tanınmış bir kişiden söz ederek:
“Filan kişi bana kartvizit verdi, kartın arkasını da çizdi” diyerek o kişiyi eleştirdi. İsmet Altın:
“Rüstem Bey’in kartının da arkası çizili” dedi. Fahrettin Bey:
“Sahi mi?” diyerek kartın arkasını çevirdi, çizilmiş olduğunu görünce bir tuhaf oldu. Oysa ben bu kartları bu arkadaşlarıma vermek için taşımıyordum. Çok kişiye kart verdiğim için arkalarını çiziyordum. Bu çizili kartlar onlara nasip olmuştu. Nedim Akbaş:
”Kartta imza yoksa, hiçbir geçerliliği yoktur” dedi. Ben de onlara:
“Yaramaz bir kişi, kartın arkasına, şu kişi-falan kişiye şöyle oldu-böyle oldu” diye yazmış olsa, karta da çakma bir imza uygulasa, sonra bunu mahkemeye verse, ıslak imza idi, kuru imza idi derken bu işin altından kalkıncaya kadar post elden gider” diyerek kartların arkasını çizmekteydim. Bu konuya cuk oturmakta olması dolaysı ile aşağıdaki fıkrayı dikkate sunuyorum:
EŞŞEK
Nasrettin Hoca merhum, bir arkadaşıyla Pazar yerinde geziyormuş. Bu sırada tellalların bağırtısı duyulmuş. Tellallar şöyle bağırıyorlarmış:
“Ey Ahaliii! Duyduk-duymadık demeyiiin, Padişah’ımızın fermanıdııır. Elinde, ahırında iki ila dört yaş arasında genç eşşekleri olanlaaar, bu eşekleri derhal pazaryerinin kıble tarafındaki meydanlığa getirecekleeer. Bu eşşeklerin derileri yüzülereeek, bu derilerden davul derisi yapılacaaak. Duyduk duymadık demeyeiiin. Padişahımızın fermanıdır. Bu fermanın aksine hareket edenleeer, şiddetle cezalandırılacaklaaar” diye bağırmaya başlayınca; Nasrettin Hoca pazaryerinden kaçmaya başlamış, arkadaşına da kaçmasını söylemiş. Birlikte kaçarlarken arkadaşı telaşla:
“Üstat ne oluyor, biz niçin kaçıyoruz?” diye seslenmiş. Hoca:
“Duymadın mı bire âdem? Padişah’ın adamları derisini yüzecek eşşek arıyorlar, sen durma kaç. Padişah’ın adamlarının elinden postu kurtaralım” diye bağırmış.” Kaçmaya devam ederlerken Arkadaşı:
“Hoca Efendi! İyi-hoş ta, Padişah’ın adamları eşşek arıyorlar, biz eşek miyiz ki, tellallardan kaçıyoruz” deyince Hoca:
“Yahu! Eşşek olmadığımızı ben de biliyorum da, padişah’ın adamlarına bizim eşşek olmadığımızı anlatıncaya kadar post elden gider.” demiş.
4/Mayıs/2010
Rüstem KOCADURMUŞOĞLU
Bilge Ata
Eğitimci-Yazar
Teolog-Kökenbilimci
Adana-Türkiye
|