BULUŞÇUNUN {MUCİDİN} ADI, SOYADI
DR. Deniz Azer Germen
Buluşu: {icadı}: Sınırsız güç {sınırsız enerji}
Dr. Deniz Azer Germen’in şu anda Danimarka’da yaşadığını ve bilimsel çalışmalar yaptığını Tv haberlerinden öğreniyoruz. 2001 yılı Ramazan ayı dolaylarında bir tv. kanalında Dr. Deniz Azer Germen ile ilgili haber çıktı. Daha sonra da televizyonda bu zatı canlı olarak gösterdiler. Dr. Deniz Azer Germen, çalışması sırasında füzyon gücü/ füzyon enerjisi yöntemi ile bildiğimiz, içtiğimiz suyu, enerjiye dönüştürmüş ve oksijeni kullanmak suretiyle tükenmez bir enerji yöntemi bulmuş. Kendisinin anlattığına göre Amerikalılardan bir heyet kendisini ziyaret etmiş. Bu heyette -NASA- dan Sanayi Bakanlığı’ndan ve Massachusetss Üniversitesi’nden bir yetkili bu buluşun Amerikalılara verilmesini istemişler. Bunun karşılığı olarak kendisine 15 milyar ABD doları {yanlış okumadınız 15 milyar ABD doları} para teklif edilmiş.
Dr. Deniz Azer Germen bu teklifi geri çevirdiğini, bu buluşu Türkiye’ye vermek istediğini kendisi bizzat söyledi. Bunu herhalde bütün Türkiye duymuştur.
Amerikalılar bu projeye büyük paralar vermek istiyorlar. Buluşçu ise bu projenin Türkiye’de kalmasını istiyor. Türkiye’yi yönetenler bu hususta neler yapmışlardır? Şu anda bu projenin patent hakkı/buluş belgesi Türk Patent Kurumu tarafından verilmiş midir? Bu işin aslı astarı nedir? Bunları yüce Milletimiz bilmek istiyor.
BULUŞÇUNUN {MUCİDİN} ADI, SOYADI
Prof. Dr. ALİ ERDEMİR
BULUŞU: Mekanikte sürtünmenin kat sayısı ile elmastan katı nesne
Prof. Dr. Ali Erdemir eskiden Adana’nın bir ilçesi olan Kadirli’nin Nurfet/ Göztaşı köyündendir. Hısımlarının bana anlattıklarına göre {MEKANİKTE SÜRTÜNMENİN KATSAYISINI “ 0 ” SIFIR OLARAK BULMUŞTUR.} Bu projeyi Türkiye’ye vermek için büyük mücadeleler vermiş ise de ilgilenen olmamıştır. Daha sonra projesini ABD’lilere götürmüştür. Şu anda kendisi ABD’de Sanayi Teknoloji Bakanlığı’nda çalışmaktadır. Akşam Gazetesi’nin haberlerinden de anlaşılacağı gibi yakın bir geçmişte elmastan daha katı/sert bir madde bulmuştur. Bu ve bunun gibi dâhî beyinleri pörsütmenin tekniğini de herhalde biz yakalamış oluyoruz.
Dr. Ali Erdemir ilk buluşunu yaptığında ABD’liler bu projeye doktorluk daha sonraki çalışmalarına doçentlik ve profesörlük unvanı vermişlerdir. Türkiye eylemsizlik sistemini benimsemeli, dışarıdan doktora yapmak isteyenlere buldukları projelerinin durumlarına göre Dr. Doç. ve Prof. unvanları verilebilecek yasal zeminleri hazırlamalı, bunun için yaş haddi olmamalıdır.
Bu itibarla eylemli akademisyenlik üniversitelerde kalmalı, eylemsiz akademisyenler gerekirse yasal boşluklar doldurularak üniversitelerde de ders verebilmeli, araştırmalar yapabilmelidirler. Benim İstanbul’da 1960–1965 yılları arasında yüksek öğrenim gördüğüm sırada kadim dostum, değerli bilim ve dava adamı Merhum Doç. Dr. Nurettin Topçu, eylemsiz akademisyen idi. Kendisi uzun yıllar Vefa Lisesinde felsefe dersleri verdi. Üniversitelere adımını attırmadılar. Bu yanlışlıklar, düzeltilmeli, eylemsiz akademisyenler ve hatta akademisyen olmayanlar dahi bilimsel ve teknolojik çalışmalar yapabilecek düzeyde varlık gösterdikleri takdirde akademisyenler gibi laboratuarlardan yararlanmalıdır. Bu gibilerin seçimi, ayıklanması oluşturulacak bir kurul tarafından yapılarak yararlanma hakkı sağlanmalıdır. Akademisyen olmayan öyle kimseler var ki, bunların bir çoğununun buluşları, ne yazık ki, heder edilmektedir. {Bu konu ile ilgili olarak, Buluş Kurumu bölümünü yoklayınız.} Akademisyen olmamış ama, akademisyenlerden daha değerli çalışmalar araştırmalar ve buluşlar yapmış olan nice değerli Vatan evladı olamaz mı? Buluşların, icatların, araştırmaların hepsinin anahtarı akademisyenlerin eline mi teslim edilmiştir? Ulu Tanrı, Akademisyen olmayan nice fanilere, ne büyük mazhariyetler vermiş olamaz mı? Nice üstün zekâlı, üstün yetenekli kişilere: “Sizler akademisyen değilsiniz, buralara sizleri yanaştırmayız mantığı kaba bir mantıktır. Bu mantığın ve bu tür düşüncelerin aşılması gerekmez mi? Bunların yasal olarak önünü kesmek ve bilenlerin, bulanların Kutlu Ülkemize ve Yüce Milletimize yapacakları değerli katkılarını, göz ardı etmek en büyük felaketlerimiz arasında sayılsa yeridir.
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
*} Yüzleşme Doktrini Rüstem KOCADURMUŞOĞLU-Bilge Ata. Zirve Bas 2002 Adana s=12-13
……………………………………………………………………………………………………………………….................................
|