BİLGİ TOPLUMUNA DOĞRU
31 Ekim 1918’de “kayıtsız şartsız “ teslim olmuş ve bizimle birlikte yıkılmış iki devlet daha vardı. Biri Almanya öbürü Japonya’ydı. Almanya 1939 yılında Bosna Hersek’ teki kurşunlama olayından hemen sonra 2. Dünya savaşını başlattı. Japonya 1942’de 2. Dünya Savaşı’na girdi ve Pearl Harbour Baskınını gerçekleştirdi. Bu iki devlet 1945’te yeniden yıkıldı. 1960 yılında her iki devlet yeniden dev oldu. Bunlardaki hikmet ne idi ki, 15–20 senede ekonomik, siyasal ve sosyal dev oluyorlardı da, 29 Ekim 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz ile birlikte 2002 yılına geldiğimiz halde, neden biz hala dünya sıralamasının en gerilerinde bulunuyorduk? Kriz üstüne krizler yaşıyorduk. *
İşte Yüzleşme Doktrini, bu sırrı açığa çıkararak, Türkiye’yi bilgi toplumu haline getirecek projeleri ortaya koyacaktır.
Hemen-hemen herkesin ağzında bir Japon mucizesinden, bir Alman mucizesinden söz ediliyor da bir türlü bu mucizenin içeriği kavranılamıyor. İşte bu Doktrin, bilgiye giden yolda onların kullandıkları sistemleri analiz ederek/çözümleyerek deşifre etmiş/açığa çıkartmış, Türkiye’nin yol haritasını çizmiştir. Bu yol haritası, Türkiye’yi Bilgi Toplumu haline getirecek sistemlerin kuruluşudur.
BİLGİ TOPLUMUNUN ÖNCELİKLERİ
Bilginin elde edilmesi, bilimsel veri haline dönüştürülmesi için, aşağıda teklif edilen hususların yerli yerince uygulanması gerekir.
Bilge Ata
1} Bilgi hür ortamlarda doğar.
2} İnsanların düşünceleri ile inançlarına yapılacak her türlü müdahale, bilimsel bilgiye giden yolu tıkar.
3} Hür ortamların, hür fikirleri doğurduğu bilimsel olarak belirlenmiştir.
4} Hürriyetin önündeki engellerin kaldırılması halinde, bilimsel hürriyetler kendiliğinden yeşerir.
5} Gerçek bilgi ile şarlatanlığın ayrımı bilimsel olarak yapılmalıdır.
6} Vatana, bayrağa, Devlete ve milli bütünlüğümüze karşı olan düşünceler hür düşünceler olarak kabul edilemez.
7} Bulduğu bir buluşun {icadın} kendi başına dert açacağını bile-bile, hiçbir kimse, bu buluşu/icadı tanıtmayı istemez.
8} Bilim adamlarına ve buluş yapanlara ciddi ve tutarlı güven ve kayırma sağlanmadıkça, buluş yapanların projelerini ülke içinde değerlendirmeye imkân yoktur.
9} Statükoyu/yani mevcut atıl durumu koruma teorileri artık, yerlerini yeni çözümlerin ve bilgi toplumu haline gelmenin isteklerine bırakmalıdır. Bunun için vakit kaybetmeden çağın gereği olan yapılmalı, gerekli altyapı hazırlanmalı, yasal düzenlemeler başlatılmalı ve bu konuda gerekli toplumsal ortam ve mutabakat hazırlanmalıdır.
10} Bütün bunların olabilmesi için 7’den 70’e bütün insanlarımızda, özellikle devlet adamlarımızda bakış açılarının, ufukların, hayallerin ve topyekûn düşünme sistemlerinin değişmesi gerekir.
11} Bakış açılarını değiştiremeyen, bu çarpık alabora olmuş sistemi korumayı en önemli öncelikli görevi sayan zihniyetler, bilgi toplumu olma yönündeki en büyük engeldir.
12} Türkiye’nin bilgiye giden yoldaki engeli, kendi içindedir. Bu engel zihniyetlerin fosilleşmesinden, bilgi toplumunun şartlarını yanlış yerlerde ve yanlış uygulamalarda aramaktan kaynaklanmaktadır. Türkiye kabuğunu kırmalı, alternatif çözümleri ele alıp değerlendirebilmelidir.
13} Türk Ulus’unun, hayatındaki geri kalmışlık zincirlerini kırabilmesi, kabuğunu çatlatarak ilk önce ve her şeyden önce düşünce sistemlerini bilimsel projelere, doğru olarak yöneltmesi ile mümkün olabilecektir.
14} Böyle bir açı değişikliği Yüce Milletimizin tarihi misyonunu yeniden kazanmasına vesile olacaktır. Gündemlerimize düşürülen gevşek senaryolar, artık yerlerini Türk beyinlerinin buldukları buluşların pırlantaları ile taçlanacak, böylece özlenen Türk asrı bütün görkemiyle doğabilecektir.
15} Milletimizin Bilgi Toplumu haline gelebilmesi için ilk hedefimiz, Eğitim sistemini, çağın gereklerine göre yeniden düzenlenmesi gerekir.” *
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
*} Yüzleşme Doktrini Rüstem KOCADURMUŞOĞLU-Bilge Ata. Zirve Bas 2002 Adana s:11-12 | 
