Bilge Ata  
Site içi arama :
 
      Ana Sayfa   |   Din   |   Köken Bilimi   |   Güncel Makaleler   |   Araştırmalar   |   Belgeler   |   Hakkımızda   |   İletişim
 
 
 

 
Anket
Amerikalıların Kızılderililere yaptığı soykırım hakkında ne düşünüyorsunuz?
 Evet Soykırım yapmıştır
 Hayır Yapmamıştır
 Kısmi olarak soykırım yapmıştır

 
 
Ziyaretçi İstatistikleri
Aktif: 77
Bugün: 84
Toplam: 1.138.245
 

AKLI KULLANMAK

AKLI KULLANMAK, ALLAH’IN BUYRUĞUDUR: BİRİNCİ BÖLÜM: MATÜRİDİLİKTE İNSAN AKLINI KULLANMAKLA YÜKÜMLÜDÜR! “İNSANA AKLINI KULLANMAKTAN VAZGEÇMEYİ TELKİN EDEN, ŞEYTANİ VESVESEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ ŞEYTAN, KİŞİYİ AKLININ ÜRÜNÜNDEN ALIKOYAR, KUTLU FIRSATLARA ULAŞMAK, İSTEDİĞİNİ ELDE ETMEK İÇİN BÜTÜN GÜVENCELERİNİ YOK EDER. İNSANIN AKLINI KULLANARAK NESNEL VARLIKLARI, BUNLARIN MANA VE MAHİYETİNİ, NESNELERİN TAŞIDIKLARI GİZEMLERİ, İNSANLIĞA NE GİBİ YARARLARI DOKUNACAĞINI, ZARARLARINDAN KAÇINMAYI BİLMEK İÇİN AKLI KULLANMAK GEREKLİDİR. NESNEL VARLIKLARIN MANA VE MAHİYTİNİ, BİLİME UGUN OLARAK DÜŞÜNÜP ARAŞTIRMAK, BUNLARIN {HÂDİS}, YANİ YARATILMIŞ OLDUĞUNA, BUNLARI YARATAN BİR YARATICININ VARLIĞINA KESİN BİR İNANÇLA İNANMAK, ÖZELLİKLE NEFİSLERİNE VE ŞEHVETLERİNE UYMAKTAN KAÇINANLAR İÇİN DELİLLER, İBRETLER VARDIR. ŞURASI İYİ BİLİNMELİ Kİ; AKLI KULLANMAYA EN BÜYÜK ENGEL, ŞEYTANIN VESVESESİDİR.” {İmam Matüridi Kitab’üt-Tevhid s:36 Muhittin Bağçeci alıntı} İnsan, nesneleri ve onların yaratılış yasalarını, akıl ile bilir. Aklı kullanarak, nesnelerin yaratılmış olduğunu, bunları yaratan bir yaratıcının var olduğunu da anlar. Nakle, yani vahye önem vermeyerek tek başına akıl ile Allah’ın hikmetlerinin bütünün mana ve mahiyetini kavramaya çalışan kişi, kendisine akıl ötesi âlemi kavrayamayacağı bir yük yüklemiş olur. Matüridilikte vahiy ile akıl birlikte etkinleştirildiği zaman, duyulur âlem, dünya, evren ve bunların içindeki her türlü canlı ve cansız varlıkları ve ilahi mesajları, daha açık olarak anlayabilir. Ne yazık ki, İslâm dünyası üç-dört yüz yıldan bu yana, aklı kullanmak yerine, aklı öteleyen bir çıkmazın içine sürüklenmiş, şimdi de bu çıkmazdan bir türlü sıyrılıp kurtulamıyor. Gerçekte kurtulmak için asıl sebeplere yapışıp yapışmadığı da dikkatle tartışılmalıdır. Şeyh Halife, milyarlarca dolar harcayarak 824 metre yüksekliğinde bina yaptırıyor. Ülkesini iflasa sürüklüyor. Başka birisi 100 miyon avroya genç sevgilisine İstanbul’dan yalı alıyor. Suudilerin saltanatı ise dillere destan oluyor. Türkiye’de milyarlaca tl ye saraylar yaptırlıyor. Peki okuma, yazma, eğitim, ARGE, bilimsel teknoljiler, uzay teknolojileri, yerbilimleri nerededir? Bunları oturup kendi öz eleştirilerimizi neden yapamıyoruz? Oysa iki-üç yüz yıldan bu yana Avrupalaılar, aklı evren boyutunda kullanma yoluna yöneldiler. Böylece dünya ve uzay boyutunda nice buluşlar yaptılar. Aveupalılar yönlerini, dilek ve istklerini akla dayadılar. Demek ki, İslâm ve Kur’an dışı uluslar dahi akıllarını kullansalar, allah Teâlâ onların da bu isteklerini, yöneliş ve çabalarını engellemiyor, akıl tutulmasına uğratmıyor, çalışıp çabalayana emeğinin karşılığını hakkıyla veriyor. Aklını bilime, teknolojiye ARGE’ye ciddi olarak odaklayan Müslümanlara niçin vermesin? Oysa birey, grup, ulus kendi öz iradesiyle ne yapmak isterse Allah; onların iradeleri doğrultusunda, kendi Mutlak İradesiyle isteklerini hemen yaratır. Eğer bir kişi veya grup, bir kişiyi dövmek isterlerse, onların ellerini kaldırmalarını, dövecekleri kişilere ellerini kaldırmayı, ona doğru yürümeyi, vurmayı diledikleri ve eyleme geçtikleri anda, Allah Teâlâ’nın Mutlak İradesi, onlara o eylemi gerçekleştirecek Fİ’İLİ ve GÜCÜ Yaratır. Eğer bir kişi veya grup, dövüşenleri ayırmak isterse, iradelerini o yöne yöneltirlerse, ellerini kaldırmayı, onlara doğru adım atmayı, onları tutup ayırmayı diledikleri, bunun için eyleme geçtikleri anda, Allah Teâlâ’nın Mutlak İradesi, onlara da o eylemi gerçekleştirecek Fİ’İLİ veE GÜCÜ Yaratır. Kulun cüz’i, sınırlı iradesi dilemek, Allah Teâlâ’nın Mutlak İradesi kulun bu dileğini karşılayarak, onun yapacağı hayır ve şer Fİ’İLERİNİ Yaratmaktır. Allah kulun iradesine müdahale etmez. Eğer Allah kulun iradesine müdahale etmiş olsaydı, öyle olursa kulun hiçbir sorumluluğu kalmazdı.o takdirde kulun hiçbir sorumluluğu kalmazdı. O zaman helâle, harama, cennete, cehenneme hacet kalmazdı. Üç-dört yüz yıldan beri Müslümanalar, bu gerçeği göz ardı ederek aklı kullanmak, okuyup araştırmak, doğayı tanımak, evrenin gizemlerini anlamak, Allah’ın yeryüzüne yaydığı bilimsel teknolojileri bulup çıkarmak yerine, aklını başkalarına ipotek etmiş olmasalardı, Avrupalının, ABD’linin, Japon’un elindeki bütün imkân ve fırsat, şimdi kendi ellerinde olacaktı. Bu tükenişin, bu akıl akıl tutulmasının kaynaklarından en çarpıcı olanı Yavuz sultan Selim2in 1517 de Ridaniye zaferini kazandığı zaman Arap Emevi-Eş’ari ekolüne bağlı âlimler Osmanlı Türk uyruğuna girdiler. Böylece Emevi-Eş’ari ekolünün DEVLET ADAMALARINI, ŞIHLARI, MEHDİLERİ, EVLİYALARI KUTSAYAN, AKLI ÖTELEYEN İNANÇ SİSTEMİ, TÜRKLER ARASINDA GENİŞ VE YUMUŞAK BİR YAYILMA ALANI BULDU. Osmanlının büyük kentlerine akın akın gelen başı agelli* sırtı maşlahlı Arapları gören Türkler, Hz. Muhammed {av} Efendimize olan engin sevgilerinden dolayı, Peygamberin torunu sandıkları bu kişileri bağırlarına bastılar. Bunlar medreselere yerleştirildi. Aradan geçen elli-altmış yıl içinde Semerkantlı İmam Matüridi Ekolünün ortaya koyduğu Kur’an ve sünnete dayalı inan sistemi çökertilerek, aklı öteleyen Eş’ari ekolü bağdaş kurup oturdu. Böyle Araştırma, geliştirme, aklı kullanma, seçimle bey, kaan olma, fikrini özgürce açıklamaya dayalı Türk töresi çarçur edildi. Böylece; “hoca efendiler, hacı efendiler, şıh hazreteleri, sultan hazretleri, Allah dostları, evliya dedikleri ve eteklerine yapıştıkları kimselerin kendilerini cehennemden kurtarıp doğrudan doğruya cennete götüreceklerine inanan zümreler” türedi. Bu Kur’an ve İslâm dışı iddialar o kadar yoğunluk kazandı ki, heer yeri sarıp sarmaladı. Giderek aratn şekli şimdi ortalığı kasıp kavurmaktadır: “Bunlar bizim ahrette, Allah katında bizim ŞEFÂ’ÂTÇİLERİMİZİDİR. Onlar ne söylemişlerse hak ve geçektir. Ben bilmem şıhım bilir. Ben bilmem Hocam bilir. Ben bilmemi valim, kaymakamım bilir” diyen, aklını, fikrini, iradesini, sorumluluğunu bunlara ipotek etmiş bir müritler zümresi türetilmiş, ondan sonra da zaten ipin ucu toplanamamıştır. İslam dünyasının ayağa kalkmalarının zamanı halâ gelemdi mi? Gelmediği Fas, ceayir, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Irak, şimdi Yemen’in şerli ulusların egemenlik alanına girmeleridir. Geçek şu ki, Allah’ın izin verdiğinin dışında hiç kul ŞEFAAT edemez. Kimlerin ŞEFAAT Edeceğini de Kur’n-ı kerim hiçbir şekilde işret etmemiştir. Biz inanlar, Peygamberlerin bu İl3ahi Lutfa mazhar olacaklarına da inanırız. Bunların dışında faninin ne adı geçmiyor. Şehidlerin ŞEFAAT edecekleri biliniyor. Fanilerin, ölüm sırasında iamnlı mı imansız mı öleceğimizi sadece Allah bilir. Bu yüzden bu gizemli sonun nasıl biteceği kesin olarak bilinmediği için ŞEFAAT gibi bir konu hakkında, falan filan kişilerin ŞEFAAT edeceklErini öne süğrmek aşağıda gelecek ayete şiddetle aykırıdır. Dünya hayatında ŞEFAATÇİ tayin etmek Şirktir. Bu Allah ile kendi atrasına aracı sokuşturmak demektir. Bizler Ulu tanrımıza ŞEFAAT için şöyle veya benzeri bir duada bulunabiliriz: “EY ALLAH’IM! BİZLERİ KIYAMET GÜNÜ ŞEFAAT YETKİSİ VERECEĞİN KULLARININ ŞEFAATİNDEN MAHRUM ETME!” Aşağıdaki Âyet el-Kürsi} yi dikkatle okumalıyız: بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلَّا بِإِذْنِهِ “KIYAMETTE, ALLAH’IN KATINDA İZİN VERDİĞİ KİMSLERDEN BAŞKA HİÇ BİR KİMSE ŞEFAAT EDEMEZ.” Bakara 2/255 Müslüman milletlerin arasında dünya sevgisi, zevk-ü sefaya düşkünlük, yalancılık, hırsızlık, israf, hazırı tüketme kol gezdiği gibi onlara yapılan şu telkinler de şok dalagalrı halinde yüz yıllardır, etkisini sürdüryor: “SEN DÜNYAYI BIRAK AHİRETE BAK, OKUYANLAR NE OLMUŞ? OKUYA OKUYA KAFAYI YEMİŞ. OKUMUŞ TA KİM ADAM OLMUŞ. YAĞMUR YAĞIYORKEN KOVANI DOLDUR. SEN DE BİR YERİNDEN AŞIR. NASIL OLSA ALLAH BİR GÜN AFFEDER.” Daha neler neler diyerek okumayı, yazmayı, araştırmayı yerlere serdikleri gibi, İslam’ın özünden de uzaklaşmışlar. EĞER MÜSLÜMANLAR, TÜRK İSLAM BİLGİNLERİNİN AÇTIKLARI BİLİM YOLUNU AÇIK TUTSALARDI, BUGÜN AVRUPALININ, ABD’LİNİN ELLERİNDEKİ MEKANİK, TEKNİK VE BİLİMSEL GÜÇ, ŞİMDİ ONLARIN ELİNDE OLACAKTI. TÜRK İSLAM BİLGİNLERİ FARABİ, İBN-İ SİNA, EBÜL İZ, HARİZMİ VE DAHA NİCELERİ BU BİLİM YOLUNU AÇMIŞLAR, O AYDINLIK YOLDA NİCE EMEKLER TÜKETMİŞLERDİ. YUKARIDA AÇIKLADIĞIMIZ ÜZERE, KUL NEYİ İSTERSE, ALLAH ONU YARATIR. MÜSLÜMANLAR CEHALET VE YOK OLUŞ YOLUNU SEÇMİŞLER, ALLAH’IN KÜLLİ İRADESİ DE ONLARIN İSTEDİKLERİ BU YOLU ONLARA AÇMIŞTIR. İKİNCİ BÖLÜM ARAP EMEVİ EKOLÜNÜN DESTEKÇİLERİ VE KUR’AN-I KERİM: AKLI KULLANMA, EVRENİ VE İÇİNDEKİLERİ BİLİMSEL OLARAK TANIMA VE BUNLARI İNSANLIĞIN HİZMETİNE SUNMA ÇABALARI YERİNE, ARAP EMEVİ-EŞ’ARİ ULEMASININ: “DEVLET BÜYÜKLERİ HERŞEYİ BİLİR, DEVLET ADAMLARI YANILMAZ, AKLI KULLANMAK YERİNE, BİR MÜSLÜMANA YETECEK KADAR DİNİN BUYRUKLARINI BELLEMEK VE AHİRETİNİ KURTAMAK TELKİNLERİ YAPILDI. ARAP-EMEVİ, EŞ’ARİ EKOLÜNÜN DESTEKÇİLERİNDEN BİRİSİ OLAN İMAM GAZALİ’NİN BU KONUDA TELKİNLER YAPTIĞI VE ELEŞTİRİLERE UĞRADIĞI DA DİKKATLERE SUNULMALIDIR. O DEVİRLERDE BİR ALİMİN AYKIRI BİR CÜMLESİ BİLE ATILMAZ, GÖSTERDİĞİ YOLDA YÜRÜMEK İLÂHÎ BUYRUK SAYILIRDI. GERÇİ ŞİMDİ BİLE HOCA EFENDİ, ŞIH HAZRETLERİ, ERMİŞ, ERİŞMİŞ ÜSTAZLAR, SULTAN HAZRETLERİ, MEHDİ SAYILAN KİMSELERLE SİYASAL PARİ GENEL BAŞKANLARININ DEDİKLERİNİ, HANGİ MÜRİT, HNAGİ PARTİLİ ATIYOR? Onların YAPTIKLARI YANLIŞLARI KUTSAYARAK ÖPÜP BAŞLARINA GÖTÜRMÜYORLAR MI? İSLAM DÜNYASINDA BÜYÜK ÜN YAPMIŞ, {MÜCEDDİD-İ ELFİ SANİ}, İKİ BİNİN YENİLEYİCİSİ OLARAK İLAN EDİLMİŞ OLAN HİNTLİ BİLGİN İMAM-I RABBANİ, 1564 YILINDA HİNDİSTAN’IN SERHEND KENTİNDE DOĞDU, 1624 YILINDA ÖLDÜ. NAKŞİBENDİ TARİKATİNE MENSUPTUR. AYRICA KADİRİYE, CEŞTİYE GİBİ BAŞKA TARİKATÇİLER DE ONU NENİMSERLER. “İMAM RABBANİ’NİN AŞAĞIDAKİ İSLAM VE KUR’AN KARŞIT GÖRÜŞLERİ İSLAM DÜNYASININ GERİ KALEMESİNİN ÖNEMLİ ETKENLEİNDEN BİRİSİ SAYILÖAKADIR. ONUN BU ÇIKIŞI MÜSLÜMANALR ARASINDA DERİN ETKİLER YAPMIŞTIR. “ONLARIN DÜZGÜN İLİMLERİNDEN BİRİSİ DE HENDESEDİR Kİ; {MÜHANDİSLİKTİR Kİ}; NE DÜNYA SAADETİNE, NE DE EBEDİ KURTULUŞA YAYDASI YOKTUR.”, BİR ÜÇGENİN İÇ AÇILARININ TOPLAMI, İKİ DİK AÇIYA EŞİTTİR DEMEK.’ VE BUNU İSBATLAMAK İNSANLIĞA NE KAZANDIRIR?” İmam Rabbani-{İmam-Rabbani,Mektubatları, Tercüme Hüseyin Hilmi Işık- Işık Kitabevi- İstanbul Sayfa 405; naklen=Yüzleşme Doktrini Rüstem Kocadurmuşoğlu {Bilgeata} 1. Baskı Zirve Matbaası 2002 Sayfa 162 Adana-naklen alıntı} İMAM RABBNİ’NİN BU AYKIRI ÇIKIŞI, KUR’AN VE SÜNNET YOLUNA NE KADAR UYMUŞTUR? KUR’AN-I KERİN O VE ONUN GİBİ DÜŞÜNEN ÖTEKİ İSLAM BİLGİNLERİNİN KARŞISINA DİKİLMİŞ, İLÂHİ VAHİYLERDİR. KONUYU UZATMAMAK İÇİN ÖZT BİL SUNUYORUZ. الرَّحْمَنُ “Rahman” Rahman 55/1 عَلَّمَ الْقُرْءَانَ “Kur’anı öğretti” Rahman 55/2 خَلَقَ الْإِنْسَانَ “İnsanı yarattı” Rahman 55/3 عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ”İnsana beyanı, anlatmayı, bildirmeyi, açıklamayı öğretti.” Rahman 55/4 الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ “Güneş ile ay, bir hesap {hendese, mühendislik ilmiyle} yaratıldı.” Rahman 55/ 5 وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ “Yıldızlar ve bitkiler secde etmektedirler.” Rahman 55/6 وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ “Göğü yükseltti, ölçüyü, tartıyı koydu, dengeyi kurdu” Rahman 55/7 أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ “Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.” Rahman 55/8 Bırakın güneşi ay’ı, dünya’yı, bütün evrenleri veöte evrenleri, milimetrik, uzay dengeleriyle kurduğunu nasıl inkâr edebiliriz? İnsanı, öteki canlıları milimetrik dengelerle kurduğunu da görmezlikten gelebilir miyiz? Vücut ısımızda azıcık bir oynama, tansiyonumuzda bir kımıldama, şekerde değişimler ve daha nice dengeler, bizi sarsıntıların ve onulmaz hastalıkların pençesine düşüreceğini nasıl unutabiliriz? Güneşin aya uzaklığı yaklaşık olarak 152 milyon km’dir. Güneşin dünyaya uzaklığı yaklaşık olarak 150 milyon km. Dünyanın Ay’a uzaklığı 384.403 km. Dünyanın çapı, ay’ın çapının 4’te biri kadardır. Güneşin çapı, ay’ın çapının 92 katıdır. Güneşin çapı, dünyanın çapının 109 katıdır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Hz. İBRAHİM ALLAH’I AKLIYLA BULDU VAHYİN ULAŞMADIĞI YERLERDE YAŞAYAN KİMSELER SADECE ALLAH’I, AKIL İLE ANMAK VE İNANMAKLA YÜKÜMLÜLER. VAHYİN ULAŞMADIĞI YERDEKİ KİMSELER, VAHYİ DUYMUŞ KİMSELERİN YÜKLENDİKLERİ DİNİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRMEKLE YÜKÜMLÜ KILINAMAZLAR. BU GİBİLER, AKIL YOLUYLA BULDUKLARI VE İNANDIKLARI TANRIYA, İBADET ETMEKLE DE YÜKÜMLÜ KILINMAZLAR. BU KİMSELER İÇİN SADECE İNANMAK YETERLİDİR. VAHİY GELMİŞ, PEYGAMBERİN GETİRDİĞİ DİNİN TEBLİĞLERİNİ GÖRMÜŞ, DUYMUŞ OLAN KİMSELER İSE, HEM İMAN ETMEKLE VE HEM DE İLÂHİ BUYRUK VE YASAKLARA UYMAKLA YÜKÜMLÜDÜRLER. AŞAĞIDAKİ EN’ÂM SURESİNİN AYETLERİNİ DİKKATLE İNCELERSEK, VAHYİN ULAŞMADIĞI KUR’AN, Hz. MUHAMMED, İSLAM GİBİ KAVRAMLARIN HİÇ BİLİNMEDİĞİ BİR DEVİRDE VEYA BİR KUYTU YERDEKİ İNSANLARIN ALLAH’I BİLMEK VE İNANMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUKLARI APAÇIK GÖRÜLECEKTİR. Hz. İBRAHİM {a.v} AKLI İLE YILDIZA, AYA, GÜNEŞE BAKARAK ALLAH ZÜLCELÂL’İN VARLIĞINI BULMUŞTUR. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ “BÖYLECE İBRAHİM’E KESİN İMAN EDENLERDEN OLSUN DİYE GÖKLERİN VE YERİN {MELEKÛTUNU} MÜLKÜNÜ, HARİKALARINI GÖSTERİRYORDUK.” En’âm 6/75 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم ِ فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَى كَوْكَبًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لا أُحِبُّ الآفِلِينَ “İBRAHİM, ÜZERİNE KARANLIK ÇÖKÜNCE YILDIZ GÖRDÜ. YILDIZI GÖRÜNCE: “BU BENİM tanrım” DEDİ. YILDIZ BATINCA: “BEN BATANLARI SEVMEM” DEDİ.” En’âm 6/76 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمْ يَهْدِنِي رَبِّي لأكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ “NE ZAMANKİ AY’I DOĞARKEN GÖRDÜ; “BU BENİM tanrım” DEDİ. AY BATINCA: “EĞER TANRIM BANA HİDAYET VERMEMİŞ OLAYDI, BEN DE SAPIK TOPLULUKTAN OLURDUM.” DEDİ.” En’âm 6/78 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَذَا رَبِّي هَذَآ أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ “GÜNEŞİ DOĞARKEN GÖRÜNCE, “BU DAHA BÜYÜK, BU BENİM tanrım” DEDİ. GÜNEŞ BATINCA: “EY MİLLETİM! BEN SİZİN ORTAK KOŞTUKLARINIZDAN UZAĞIM.” DEDİ.” En’âm 6/79 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَآجُّونَ فِي إِبْرَاهِيمَ وَمَا أُنزِلَتِ التَّورَاةُ وَالإنجِيلُ إِلاَّ مِن بَعْدِهِ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ “EY KİTAP EHLİ! İBRAHİM HAKKINDA NİÇİN TARTIŞIP DURUYORSUNUZ? TEVRAT TA, İNCİL DE ONDAN ÖNCE İNDİRİLDİ. HİÇ AKLINIZ YOK MU,/HİÇ AKIL ETMİYOR MUSNUZ?/HİÇ AKIL YÜRÜTMÜYOR MUSNUZ?” ÂL-İ İMRAN 3/65 YUKARIDAKİ AYETLERDE AKIL YÜRÜTMEK, VAZ GEÇİLMEZ, TERK EDİLEMZ, ERTELENEMEZ, İLÂHİ BUYRUK OLARAK TEBLİĞ EDİLİYOR. BU BUYRUK KİTAP EHLİNE, YANİ YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARA OLDUĞU GİBİ DOLAYISIYLA GAYR-I MÜSLİM OLAN HERKES BU BUYRUĞUN KAPASAMI ALANINDADIR. MÜSLÜMANLAR İSE BAŞTAN SONA AKIL YÜRÜTMEK, AKLI ÖNE ALMAK, AKIL İLE NAKLİ, YANİ KUR’ANI AYNI DÜZLEMDE YÜRÜTMEK, AKLINI HAYRA, HAKİKATE, BİLİMSEL BİLGİLERE, DOĞRU OLARAK YÖNLENDİRMEKLE YÜKÜMLÜ KILINMIŞLARDIR. MÜSLÜMANLARIN İMAN ETTİKLERİ YÜCE ALLAH, ONLARA: “AKLI KULLANIN, AKIL YÜRÜTÜN,” BUYRUĞUNU VERDİĞİ HALDE MÜSLÜMAN ULUSLAR, AKLI HAYRA, HAKKA VE BİLİMSEL BİLGİLERE YÖNLENEDİRECEK YERDE, UZUN YÜZYILLARDIR AKILLARINI FİTNEYE, FESADA, KANDIRMAYA, HIRSIZLIĞA, HICIPLIĞA, DEDİKODUYA, LAFANAZANLIĞA, GEVEZELİĞE, ÜÇKAĞITÇILIĞA, İHALE KAPMAYA, DEVLETİ SOYMAYA, İNSANLARI TOKATLAMAYA, KAPKAÇA, ELİNDEKİ GÜCÜ SERVET BİRKİTİRMEYE YÖNLENDİRMİŞ OLDUKLARINI, KAHROLARAK GÖRÜYORUZ. “AKLI KULLAN!” BUYRUĞUNU ISKALAYAN İSLAM DÜNYASI, BU GÜN AKLINI BİLİMSEL BİLİGİLERE, TEKNOLJİK ÇALIŞMALARA {ARGE}’YE; ARAŞTIRMA, GELİŞTİRMEYE YÖNELTEN ŞERLİ ULUSLARIN ELLERİNDE SÖMÜRÜ ARACI HALİNE GETİRİLDİLER. BUGÜN İSLAM DÜNYASININ; DÜNYA ULUSLARI ÜZERİNDE EN UFAK BİR ETKİLERİ, AĞIRLIKLARI, GÖLGELERİ KALMAMIŞTIR. GEÇERKTE İSE AKLINI KULLANAN BUGÜNKÜ ŞERLİ ULUSLARIN BİRER PİYONU HALİNE GEİTİRLMİŞLERDİR. MÜSLÜMANLARIN BU AŞAĞILIK HAYAT TARZLARINDAN BİR AN ÖNCE KURTULUP AYAĞA KALKMASI, KENDİSİNE YÜKLETİLEN İMAN VE İHLAS NÛRUYLA AYDINLANMASI, EMPERYAL ZİNCİRLERİ KIRMASI, KOKUŞMUŞ İŞGALLERDEN SIYRILIP KURTULMASI İMAN BORCUDUR. İNANDIĞI KUR’ANIN İSTEDİĞİ DE BUDUR. AKLI KULLANMAK HER MÜSLÜMAN’A İLÂHİ BİR FARZDIR. Rüstem KOCADURMUŞOĞLU Eğitimci Yazar-Teolog-Kökenbilimci Bilgeata- Ξ̲̅ ✫TÜRKİYE Ξ̲̅✫ {agel, deve kaçmasın diye dizine bağlanan ip. Arap bu ipi, başını, yüzünü saran örtüyü yel uçurmasın diye başına bağlamış, o bir gelenek olmuş.}

 
  2025 © Bilge Ata. Tüm Hakları Saklıdır.   Son Güncelleme Tarihi: 05.07.2017Tasarım & Kodlama: -